31 Ocak 2014 Cuma
aşklamalar ...
1.
içime akan nehir gibisin,
her zerresi kutsanmış.
uçup giden kelebeğin kanadındasın,
dokunsam ah bir dokunsam....
yürek çiçeğime konacaksın.
2.
sesin söze,
sözün sele,
selin aşka,
aşkın yüreğime düştü.....
3.
gözlerinin mavisinde okyanuslardayım,
saçlarının telinde pejmurde,
teninin kokusunda bulutlarda.
bir avare aşık oldum geziyorum...
4.
görmeyi sende öğrendim;
hasreti.
esmeyi sende öğrendim;
özlemeyi.
bitmesin istiyorum sürsün hep gece,
bitmesin sevişmelerimiz sürsün günlerce.....
5.
bir çığlık gibi yüreğimde sevdan,
çılgın dalgalarının hışmıyla çoğalıyor,
yarabbim bu ne ihtişam..
6.
goncanın gül olma sancısını bilirmisiniz?
dikeninin teninize dokunuşunu hissettiniz mi hiç?
ben gülü böyle sevdim...
7.
hem gerçeğimsin;
acıtan.
hem rüyamsın;
güldüren.
ve en güzel fasılımsın benim..
8.
sen gittin ya.....!
mevsimlerden hasret,
günlerden hüzün.
ne ay vardı dün akşam,
ne güneş doğdu bugün....
EKREM ŞENTÜRK
içime akan nehir gibisin,
her zerresi kutsanmış.
uçup giden kelebeğin kanadındasın,
dokunsam ah bir dokunsam....
yürek çiçeğime konacaksın.
2.
sesin söze,
sözün sele,
selin aşka,
aşkın yüreğime düştü.....
3.
gözlerinin mavisinde okyanuslardayım,
saçlarının telinde pejmurde,
teninin kokusunda bulutlarda.
bir avare aşık oldum geziyorum...
4.
görmeyi sende öğrendim;
hasreti.
esmeyi sende öğrendim;
özlemeyi.
bitmesin istiyorum sürsün hep gece,
bitmesin sevişmelerimiz sürsün günlerce.....
5.
bir çığlık gibi yüreğimde sevdan,
çılgın dalgalarının hışmıyla çoğalıyor,
yarabbim bu ne ihtişam..
6.
goncanın gül olma sancısını bilirmisiniz?
dikeninin teninize dokunuşunu hissettiniz mi hiç?
ben gülü böyle sevdim...
7.
hem gerçeğimsin;
acıtan.
hem rüyamsın;
güldüren.
ve en güzel fasılımsın benim..
8.
sen gittin ya.....!
mevsimlerden hasret,
günlerden hüzün.
ne ay vardı dün akşam,
ne güneş doğdu bugün....
EKREM ŞENTÜRK
29 Ocak 2014 Çarşamba
öykü günlükleri mi demeliyim?
öykü
günlükleri mi demeliyim...?
içimdeki
yazma tutkusunun dışa vurumu mu...?
yaşadıklarımdan
ders aldım mı ya da?
ya
da ders almam gerekiyor mu?
her
şey olacağına mı varıyor?
“serüven”
belki de....!?
en
genel tanım bu,evet....
bir
“serüven”.
üstelik
bir giz de katıyor.
nasıl
bir “serüven” sorusu gizli.
gizlilik
ilgi çekici.
belki
itiraflar var ...!
acı
,
olmazsa
olmaz .
aşk
,
yıldırıcı bir biçimde hem de....
nasıl
bir yıldırıcılık ki tanımlanamaz boyutta...
bunlar
sınırlar mı yoksa...?
ya
da kolaycılığın dik alası mı?
iki
üç satır aşk,
iki
üç satır acı,itiraf,ayrılık....falan filan....
veeee
...
işte
sana öykü.
ama
kolaycı yol değil seçmek istediğim ....
aslında
gözden kaçan ;
“anlatıcılık
mı” ..?
ne
kadar güzel anlatıyor diye dinlediğimiz anlatıcılara özenmek mi yoksa ..?
ne
öykücü,
ne
edebiyatçı;
“anlatıcı”
...!
evet ,
“anlatmak”
ve “dinlenmek” ...
dinleyicin
yoksa anlatmanın anlamı var mı?
iyi
anlatırsan dinleyenin olur mu?
herhalde
esas mesele bu...!
iyi
anlatmak ve iyi dinleyenleri bulmak...
of,
ne
kadar zor bir döngü...
herkesin
anlattığı,anlattığını çoğalttığı bir ortamda dinlenmeyi becerebilmek....!
işte
bunun için öykü günlükleri demeliyim yazdıklarıma.
anlatanın
dinleyenin sorgulanmadığı bir durum bu
çünkü....
benim
günlüklerim,
kah
gece yarısı kah gün ortası yazdıklarım...!
EKREM ŞENTÜRK
rubai .1
sevdalı yürek çağlaya çağlaya akar durur
bir yerde sevmek akıp durmaktır boyna
geceden güne akmaktır,yürekten bilince akmaktır
yalnızlık yalnızlığa anca böyle vurur.
EKREM ŞENTÜRK
bir yerde sevmek akıp durmaktır boyna
geceden güne akmaktır,yürekten bilince akmaktır
yalnızlık yalnızlığa anca böyle vurur.
EKREM ŞENTÜRK
27 Ocak 2014 Pazartesi
naif olmak..! ( * )
bazen
yazdıklarımdan anlam çıkaramayan
dostlarım için yazıyorum bugün.
naif
olmanın nereden çıktığını sorabilirler,
çok
duymadıklarından bu sözcüğü dem vurabilirler,
hatta
bazıları yabancı kökenli bir sözcük olarak algılayabilirler...
o kadar azaldı ki,
naif insanlar...
naif ilişkiler...
naif
kentler,kasabalar,sokaklar,evler...
naiflik bir şiirin
dizelerinden usumda kalan bir mısra benim için;
hem levendane .. hem
zarifane olabilmek..
bu yürek istiyor,
uzun soluklu bir yüreklilik.
levendane
olan günübirlik kahramanlıklardan kaçar,
zarifane
olan kahramanlığına olağanlık katar.
naif
olmak da budur,
zor
olduğundan çok sözü geçmez..!
çıkar
ilişkileri defterinde yazmaz,
onun
için çıkar ilişkisi vardır elbette ama bu düşünsel bir alıp vermedir,
emekle
örülmüş bir sevgidir yaşamak istediği,
buna
ulaşmak için sabırlıdır..
tercihlerini
yaşamak istediğinin farkındadır,
onun
için kaybettiği sanılabilir ama
kendi
bile farkına varmadan kazanmaktadır...
hatta
şaşırtıcı durumlar yaşar,
bitti
dediğiniz yerde yeni bir başlangıç oluşturur naiflik..
ah,
yalnızlıksa
yalnızlık..!
hele
bir de naifliğin yalnızlığı yenen yönü yok mu?
siz
siz olun tercihlerinizin önüne engeller,bahaneler koymayın,
illa
ki naif olayım diyorsanız birinci şart bu.
“hayat
ıskalanmaya gelmez,yaşanır” diyen bir ağabeyimin lafzıda kulağa küpe..
ama,
hem
levendane hem zarifane..!
sevgiyle
kalın...........................
“kerpe otel / kandıra,kerpe.
10 aralık 2008,çarşamba”..
( * ) Bu yazım 30 nisan 2016 Pazar tarihli ÖZGÜR KOCAELİGazetesi VİZYON ENSTİTÜ sayfamızda yayınlanmıştır.
( * ) Bu yazım 30 nisan 2016 Pazar tarihli ÖZGÜR KOCAELİGazetesi VİZYON ENSTİTÜ sayfamızda yayınlanmıştır.
ekrem şentürk
24 Ocak 2014 Cuma
kuşların hatırına ...
her sabah mutfak
camımın kenarına diziyorum kuru ekmek parçalarını kuşlar için...
alıp alıp
gidiyorlar,konuyorlar ağaç dallarına...
sonra batıl inançlar
geliştiriyorum kendi kendime....
sanki böyle yapınca
her şey yolunda gidecek gibi..:)
kuşların
hatırına...
23 Ocak 2014 Perşembe
Hayata bağlılık ve Sevgi ..!
Kendi kendini yönetmek zor ..
Kendi öz disiplinini sağlamak.!
Hayatının bütünselliğini kavrayıp,yol haritasını
çizmek.
Yaşadıklarını göz ardı edip sil baştancılık uzun bir
çaba gerektiriyor.
Yaşadıklarının üzerine sinmişliklerinden sıyrılmak
kolay değil.
Alışkanlıkların ötesinde “bir şey” sözünü ettiğim.
Biraz sinmişlik,biraz yapışmışlık.
Öyle bir duş alındığında ya da kırklanırcasına
yıkandığında bile gitmiyor.
Yitirmeler çoğaldıkça farkına varıyorsun aslında....!
Yitirmeler çoğaldıkça aklın başına geliyor.
Sanırım tüm korkuların temelinde yitirmek var.
Bazen sonu gelmez yitirme anları yaşanır ya,üst üste
üst üste.....haberleşmişler gibi?
Korku dedik,korkmasak yitirmeyebiliriz gibi geliyor
bana.
O kadar farkına varamadığımız bir şey ki korku...işte
o kendimizi yönetme,öz disiplin vb.(özgüven vb.) hepsini alt ediveriyor.
O bizi yönetiyor.
Ya işimi kaybedersem,ya sevgilimi yitirirsem,ya
ölürsem.......ekleyin ekleyebildiğinizce.!!!!
Son yıllarım belki doğayla yoğun bir iç içe yaşanmışlık
getirdiğinden yitirmeler,varolmalar üzerine daha yoğun gözlemlerim oluştu.
Hepinizin bildiği ying yang neredeyse her gün gözümün
önünde yaşanıyor doğada.
Kedilerimden (bızdık,şeker,bulut ve diğer sokak
kedileri) çok şey öğreniyorum.!
Papatyalardan....
Gölgesinde yazımı yazdığım kiraz ağacından.
Ayrık otlarından...
Gülün dikeninden....
Örümceklerden ..
Yalnızlıktan....
Korkularım biraz azaldı.
Bu biraz azalma bile beni birazdan daha çok
olgunlaştırdı.
Hayata bağlılığın ve sevginin gücünün farkına varmaya
başladım.
Her şey yitirilebilir...
Yitirmemem gereken “hayata bağlılık ve sevgi”.......!
Bu güne kadar yaşadıklarımdan,okuduklarımdan
çıkardığım en önemli başlık...
Hepsiyle beceremesem de bir kısım korkularımla dalga
geçebiliyorum artık.
Korkularım (kaygı,endişe vs.) beni ısrarla yönetmek istese
de ,
gücüm yettiğince izin vermiyorum.
Evet bu bir süreç...
onun için temkinli yazıyorum,yazdıklarımın hiçbiri
böyle olur,olmalı iddiasını taşımıyor.
Anlayacağınızı düşünerek,
sizlerle birlikte sesli (ya da yazılı) düşünüyorum.
Hayatım korku üretmemeli...
Hayatım “tatlar “ üretmeli,ona bağlılığımı ve sevgimi
içeren;
Kendime değer verebilmemi sağlayacak,
Kendimin farkında olmamı sağlayacak,
Kendime iyi davranmamı olanaklı kılacak tatlar....!
Bu bütünselliği ne kadar yoğun yaşarsam çevreme katkımda o kadar fazla
olacak eminim.
Hayatı sevdiğimi düşünüyorum ..!
Hayatı sevdikçe bağlılığımın
arttığını.................
Ve hayatın ne olursa olsun sonunda güzelliklere gebe olduğunu.
Ya Siz.......?
7 MAYIS 2008 Çarşamba
/ Sapanca – Kırkpınar
EKREM ŞENTÜRK
22 Ocak 2014 Çarşamba
“içinizdeki çocuk” hala büyümedi mi?
Benim
ki sanırım hala büyümedi...
Aslında
büyüsün de istemiyorum,
Zaten
zaman zaman içimizdekinin çocuk mu çok daha başka bir şey mi olduğunu düşünür
dururum.
İçimizde
çözümleyemediğimiz o kadar çok şey var ki.?
En
çok hayret edip çözümleyemediğim,
başkalarının
(bu bazen en yakınınızdakiler olabilir) mutsuzluğu üzerine kendi
mutluluklarını inşa edenler...
Büyük
beceri..!
Kendi
kötü ilişkilerini gizleyip,
başkalarının
üzerinden güzel' mişe dönüştürmek hüner ister,
ve
böylesi beceri ve hüneri olanların içlerinde bence çocuk falan yok..
Herhalde
insanoğlunun en büyük maharetlerinden biri itiraf edemediklerini “miş” gibilere
dönüştürmek.
Mutluymuş
gibi ..
Seviyormuş
gibi ..
İyi
dostmuş gibi ..gibi ..gibi ..
Miş’li,muş’lu
ve “gibi” yaşamak kötü aslında ..
Kendine
ve çevresine dürüst olanlar bunu başaramıyorlar ama,
sonraki
hayat dönemlerinde çok daha mutlu
oluyorlar.
Atlatmaları
gereken süreçleri sağlıklı atlatırlarsa ..,
daha
başarılı oluyorlar.,
çevrelerini
sarmalamış tüm negatif unsurlardan arınıyorlar!
Arınmak
korkunç bir duygu...
Ne
kadar çok arınabileceğimiz alan var.
Kendimizi
önyargısızca irdelersek bunları saptamamızda çok kolay,
o
zaman işte,o içimizdekinin gerçek anlamda ne olduğu da açığa çıkıyor...
Her
zaman “çocuk” olmadığını görmek sizi üzse de deneyin.,
Bu
sizinle ilgili,
kimseye
açıklamak zorunda değilsiniz,
“o”nu
çözerseniz karşınızdakini çözmek daha kolay ..
siz
siz olun,bunu yaparken çevrenizdeki çemberleri daraltmış,sizi boğan ve
içindekinin çocuk olmadığını hissettiğiniz ve dost sandığınız insanlardan uzak
durun...
onlar
kendi içlerindekinin ne olduğunu çok iyi bilirler...
saf
değillerdir..,
kendi
saflığınızı kurban etmeyin.
İçinizdeki
çocuk büyüyor,olgunlaşıyor ..
Hissediyormusunuz..?
EKREM ŞENTÜRK
ezberlerimi gözden geçirdim ...
bütün ezberlerimi gözden geçirdim,
yeniden okudum tüm okuduklarımı
ne zaman sevdaya dair bir sözcük geçtiyse
içlerinden
altını çizdim.
kara bulut gibi bir şey miydi sevda
az sonra yağmur boşanacak,
ve toprağın
kokusu gibi bir koku mu
bilemedim.
bildiklerimi de gözden geçirdim
ne kadar
çok bilmediklerim varmış
oysa hep bilgelere özenmiştim
hiçte kolay olmadığını öğrendim.
hayata dair en büyük ikilemi böylece
keşfettim
her şey gözden geçirilebilirdi elbette
ve tüm okumalar yeniden okunabilir
ama her şey düzeltilemiyordu işte.
belki de en büyük acılarımızdı
düzeltilemeyenler,
yetişemediğimiz otobüsler,trenler,vapurlar
ardından hissettiklerimizdi onlar
o yüzden uzunca süredir “sevda” sözcüğünü
duyduğumda
düzelemeyenler düşer usuma .
EKREM ŞENTÜRK
EKREM ŞENTÜRK
sana bir ayna getirdim ... Mevlana'dan ...
Bilemezsin,
Sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı.
Hiç bir şey içime sinmedi.
Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var.
Ya da okyanusa su.
Düşündüğüm her şey
Doğuya baharat götürmek gibiydi.
Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok.
Çünkü sen zaten bunlara sahipsin.
O yüzden sana bir ayna getirdim.
Kendine bak ve beni hatırla!
MEVLANA
Sana verecek bir armağanı ne çok aradığımı.
Hiç bir şey içime sinmedi.
Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var.
Ya da okyanusa su.
Düşündüğüm her şey
Doğuya baharat götürmek gibiydi.
Kalbimi ve ruhumu vermemin bir yararı yok.
Çünkü sen zaten bunlara sahipsin.
O yüzden sana bir ayna getirdim.
Kendine bak ve beni hatırla!
MEVLANA
hep sessiz gemilere binerim...
hep sessiz gemilere binerim,
adsız
limanları belli olmayan kıyılara uğrayan,
ıssız koylarda konaklayan
ne zaman kanadı yaralı bir güvercin görsem
sessiz gemileri hatırlarım
nedenini bilmesem de
geceleri yol alan
bandırası bile belli olmayan gemiler
kanadı yaralı güvercinler
dalgaları çoğalmış denizler çeker beni
oysa korkarım dalgalardan
alıp başını giden hallerim mi
beni bu hallere koyan
reçinesi tükenmiş ağaçlar mı
ah bir bilsem
bir bilsem
belki de hiç gitmem
EKREM ŞENTÜRK
Haiku'lar ...
1.
gönlümün
ucu,
kuşun
kanadı
uçup
giden.
2.
şarkı
söylerken,
yüreğim
ağzımda.
yuttum...
3.
korkularım
karanlık
bir bodrum,
büyük
mü büyük.
4.
acılar
çektim,
gözyaşım
tükendi.
yağmuru
bekliyorum.
5.
kaçamadım,
sen
geldin.
aşık
oldum.
6.
hasretinden
yorgun
düştüm,
uyuyorum.
7.
güzelliğin
bayılttı.
ayılamadım.
EKREM ŞENTÜRK
21 Ocak 2014 Salı
sevda yüklüyse yüreğin ...
el olan eldir...
aklına düşen yeldir.
eğer sevda yüklüyse yüreğin,
rüzgarı seldir.
aklına düşen yeldir.
eğer sevda yüklüyse yüreğin,
rüzgarı seldir.
EKREM ŞENTÜRK
20 Ocak 2014 Pazartesi
denizin sesi ...
denizin bir sesi vardır,mırıldanmayan.
günün her rengiyle çelişen,
kavga eden bir durumdur bu.
deniz nedense hep taşmak ister..
...sense taşmalarınla cebeleşmektesindir.
ahhh,
keşke deniz gibi olabilsem dersin sonra,
olamazsın ki...?
bir olabilsen,
bir cigara tüttürebilsen yan yana.
EKREM ŞENTÜRK
Mutlu olun ve gülümseyin ...
Kendimi her zaman mutlu hissederim.
Neden biliyor musunuz?
Çünkü kimseden bir şey ummam.
Beklentiler daima yaralar.
Hayat kısadır.
Öyleyse hayatınızı sevin.
Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin.
Sadece kendiniz için yaşayın.
Konuşmadan önce dinleyin,
yazmadan önce düşünün,
harcamadan önce kazanın,
dua etmeden önce bağışlayın,
incitmeden önce hissedin,
nefret etmeden önce sevin,
vazgeçmeden önce çabalayın,
ölmeden önce yaşayın.
Hayat budur.
Onu hissedin,onu yaşayın ve ondan
hoşnut olun.
Shakespeare.
yürek taşması ..!
yüreğim
taşıyor,
gökyüzü gözüme batınca.
her yanım salya sümük,
kendi cezaevimde müebbet yatınca.
EKREM ŞENTÜRK
gökyüzü gözüme batınca.
her yanım salya sümük,
kendi cezaevimde müebbet yatınca.
EKREM ŞENTÜRK
18 Ocak 2014 Cumartesi
ben bir şarkıyım ...
ben
bir şarkıyım,
yaralı.
gözümde bir şiir,
gözümde bir şiir,
kanayan.
dilimde şarabın tadı,
dilimde şarabın tadı,
çok
acı.
...ben bir şarkıyım,
aslında hiç yazılmamış
ve okunmayan....ben bir şarkıyım,
aslında hiç yazılmamış
EKREM ŞENTÜRK
17 Ocak 2014 Cuma
yalnızlığın işe yarar halleri ..!
yalnızlık ,
yalınlaşmanızda bir vasıtaysa ,
yalnızlık ,
iç konuşmalarınızı ört bas etmelerinizden
vazgeçiriyorsa sizi ,
yalnızlık ,
kendinizle yüzleşmelerinizi olanaklı
kılıyorsa ,
yalnızlık ,
çıkarabileceğiniz ne kadar "pay" varsa geçmişinizde önünüze
koyuyorsa ,
yalnızlık ,
çoğulluğun kıymeti harbiyesini hatırlatıyorsa ne güzeL....!!!
EKREM ŞENTÜRK
16 Ocak 2014 Perşembe
aşk,en bencil duygularımızın dışa vurumudur ...
aşk ,
en bencil
duygularımızın dışa vurumudur.
kendimize aşık olduğumuzun inkarıdır.
egolarımızın cilalı taş devridir.
tek başına aşk olmaz illaki bir partner lazımdır yanılsamamızı barındırır aşk tanımlamalarımız.
özünde tüm tanımlamaların yetersiz olduğu bir ruh halidir.
aşk ,
kendimize aşık olduğumuzun inkarıdır.
egolarımızın cilalı taş devridir.
tek başına aşk olmaz illaki bir partner lazımdır yanılsamamızı barındırır aşk tanımlamalarımız.
özünde tüm tanımlamaların yetersiz olduğu bir ruh halidir.
aşk ,
hem tutulası hem lanet olunası ne menem bir duygudur.
aşk ,
aşk ,
narsizmin doruğudur.
kıskançlıktır,nefrettir,korkudur,eceldir.
en çok kendimizden kaçmaktır zaman zaman.
onu imkansız kılan ulaşıldığındaki kof halimidir kimbilir..?
aşk ,
kıskançlıktır,nefrettir,korkudur,eceldir.
en çok kendimizden kaçmaktır zaman zaman.
onu imkansız kılan ulaşıldığındaki kof halimidir kimbilir..?
aşk ,
içi sevdayla doldurulamadığın da bir "aç parantez kapa parantezmidir"
yoksa....
:)
EKREM ŞENTÜRK
:)
EKREM ŞENTÜRK
"her sözün bir zamanı var..!"
kuşlar sustu.
yıldızlarla konuştum,
neden?yıldızlarla konuştum,
“şimdi uyku vaktidir onların” dedi çoban yıldızı,
hele sen kuşluk vakti dinle söylediklerini;
“her sözün bir zamanı var..!”
EKREM ŞENTÜRK
hele sen kuşluk vakti dinle söylediklerini;
“her sözün bir zamanı var..!”
EKREM ŞENTÜRK
15 Ocak 2014 Çarşamba
öz meselesi ?
yaprağın
dalı terk etmesi,
toprağa dönüşünün tezahürüdür.
öz meselesi....
özden tekrar dala döner.
EKREM ŞENTÜRK
toprağa dönüşünün tezahürüdür.
öz meselesi....
özden tekrar dala döner.
EKREM ŞENTÜRK
14 Ocak 2014 Salı
sevdalı başımın kare kökü..!
söz kere söz ne eder ?
ses bölü ses ?
laf artı laf ,
gaf eksi gaf ?
ya satırların trigonometrisi ?
...ya benim sevdalı başımın kare kökü?
EKREM ŞENTÜRK
ses bölü ses ?
laf artı laf ,
gaf eksi gaf ?
ya satırların trigonometrisi ?
...ya benim sevdalı başımın kare kökü?
EKREM ŞENTÜRK
13 Ocak 2014 Pazartesi
psişik durumlara dair ...
çelişik
durumlarınız psişik durumlarınızın
yansımasıdır.
algılarınızın değişmesi çok zaman alır.
her içiniz kan ağladığında kahkahalarla gülmek istersiniz,
her
kahkahanızın içinde birazcık da hüzün vardır.algılarınızın değişmesi çok zaman alır.
her içiniz kan ağladığında kahkahalarla gülmek istersiniz,
ironik durum biraz da budur…
EKREM ŞENTÜRK
EKREM ŞENTÜRK
11 Ocak 2014 Cumartesi
itiraf ediyorum...
benim
gerçekliğim çelişki yaşamak,
itiraf ediyorum.
tek doğru yok.
doğru olan nedir onun peşinde de değilim.
aklım belki kendime yetebilir ancak,
kimseye verecek aklım yok.
belki ondandır sevmelerim...?
çok aklı olan çok sevemez zaten..!
itiraf ediyorum.
tek doğru yok.
doğru olan nedir onun peşinde de değilim.
aklım belki kendime yetebilir ancak,
kimseye verecek aklım yok.
belki ondandır sevmelerim...?
çok aklı olan çok sevemez zaten..!
EKREM ŞENTÜRK
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Coğrafya kaderdir = Taşra ?
Fehim'in içten içe keyiflendiği anların kendi bakış açısıyla benim bir taşralı olmamı kanıtladığına dair duygu kabarmasını hissederek an...
-
4 Mart'tan bu yana ya ha yazdım ha yazacağım yazamamışım... oysa ki hep yazmak tutkusuyla yanıp tutuşuyorum. sonunda bir başlık yakala...
-
Hayır çocukluğuma inmeyeceğim, sadece mahzende kalmış fotoğraflarla konuşmak niyetim. Siyah beyaz günler, filmler, şarkılar üzerinden belki ...
-
Zülkade haklıydı. Hayatımda evim gibi bir çıfıt çarşısıydı. O çıfıt çarşısının dokunulmazlığından temizlikçi kadınlarla da anlaşamıyor evimi...