31 Aralık 2023 Pazar

Sürpriz !

 

Zülkade yine şaşırttı beni. Hep şaşırtıyor zaten, hiç ortak noktamız yok zannettiğimizde bile şaşırtıcı çıkışlarıyla alevlendiriyor sohbetlerimizi.
Neden ortak noktalarımız olmalı anlaşabilmemiz için sorusunu saatlerce tartışmıştık bir keresinde, galibi olmayan güreş müsabakasına dönüşmüş, yorulup tartışmamızı noktalamıştık.
O gün birbirimizi ötekileştirdiğimizin ayırdına varmıştık.
Farklıydık, farklılıklarımızla mutluydukta bir arada yaşama kültürümüzü niye geliştiremiyoruz diye hayıflanıp duruyorduk.
Hangi kitabımın içinde kuruttuğumu unuttuğum kuru çiçekleri özel olmayan bir günde önüne koyduğumda ;
"Bu nasıl bir sürpriz !" diye haykırışına şaşırmıştım.
O'na kurumuş çiçekleri sunmadan endişeliydim, " çok basit olacak galiba" gibi endişeler işte.
Üstelik ikizler burcu özelliklerinden nasıl tepkiler alacağım ürküntüsünüde yaşıyordum usumda.
Neyse ürktüğüm korktuğum başıma gelmedi.
Umarım hala saklıyordur sürprizi?

30 Aralık 2023 Cumartesi

Mahzen ...

Hayır çocukluğuma inmeyeceğim, sadece mahzende kalmış fotoğraflarla konuşmak niyetim.
Siyah beyaz günler, filmler, şarkılar üzerinden belki hatırladığım karartma gecelerini düşüneceğim.
Bitmeyen insanoğlu savaşlarına göndermeler yaparak barış güvercinleri ile halleşeceğim.
Yeni yıl nakaratlarıda ilgimi çekmeyecek, eski yıl yakınmalarıda.
Rüyalarımda korkularımı tetikleyen tünellere başkaldıracağım ama!
Bir türlü başa çıkamadığım kendimle başa çıkacağım.
Hatta kendimle konuşmalarımı uzun bile tutacağım,

öykülerin su basmış dehlizlerinde yol alacağım.



 

22 Aralık 2023 Cuma

Anlayamamak !

Konserden çıkmış sıkış tepiş tramvaya binmiş resim sergisine yol alıyorduk.
Çok anlamamış olmama rağmen edepli bir senfoni dinleyicisi gibi davranmıştım.
Resim sergisine yol alırkende "ya fikrimi sorarlarsa " endişesi hakimdi.
Kalabalıkların içinde yabancılaşmışım gibi hisler dolanıyordu içimde.
Konserdeki elit izleyicilerden, orkestranın ahenginden sonra sokaktaki karmaşa kaos tuhaf gelmişti.
Neyse ki resim sergisinde kimse soru sormadı.
Entelijansiyanın  beni, benim onları anlayamamamın ip uçlarını yakalamıştım en azından.


 

21 Aralık 2023 Perşembe

"Ç a p k ı n "

Ne çok anılar biriktirmiştik.
Kendi gelmişti.
Bir akşam eve döndüğümde kapının önünde oturur buldum.
Bakıştık, konuştuk.
Gece yattım uyudum, geldi bir yerlerden gider herhalde diye düşünerek.
Sabah uyandığımda gitmediğini, kapının önünde beklediğini görünce şaşırdım.
Yine orada bırakıp şehre işe yollandım,
döndüğümde bahçedeydi.
En tek başına zamanlarımda dostluk geliştirdik.
Adını önce Yiğit koymuştum,
komşunun oğluda Yiğit olunca Çapkın yaptık ismini.
Köy benden çok Çapkın'ı tanıyordu.
Ben yokken komşu köye kadar gidiyor beni arıyorlardı Çapkın burada diye.
Bir sabah kalktığımda yoktu kapının önünde.
Döner diye düşündüm, akşam döndüğümde yine yoktu.
Aramadığımız bahçe, tarla, dağ tepe kalmadı,
Yoktu.
Trajikleştirmek istemiyorum,
hala özlüyorum Çapkın' ı...



 

20 Aralık 2023 Çarşamba

..güneşe ver yüzünü...


işgal ederler ruhunu 
zapt edemezler amma lakin 
sen hep güneşe ver yüzünü 
su ne yapsalar yolunu bulur.
 

19 Aralık 2023 Salı

Olması gereken !

Olanla yetinme günlerimden kalma göl kenarında bir fotoğraf bulunca mutlu oldum.
Olan olması gereken çatışmasından yorulduğum günlerdi.
Olması gerekene varmak çok zaman alıyor diye düşündüğümü hatırlıyorum.
O halde işin kolayına kaçayım bari dediğimi de.
Felsefi okumalarım o zamanlarda da olmuyor değildi şimdiki kadar yoğun olmasada.
Olanı içselleştiremeden olması gerekene varmanın fikri ve de zikri altyapısını oluşturamayacağım hisside mevcuttu.
O günden bugüne köprünün altından çok sular aktı.
Yundum o sular altında.




 

18 Aralık 2023 Pazartesi

Kaçabildin mi?

Ne zaman kaçmalarım kabarsa oraya giderdim,
Tek başına.
Kaçmak tek başına anlamlı bazen.
Hele kaçtıkların seni bulamıyorsa.
Hiç erzak sepetimde olmuyordu yanımda,
sessizliğin sesi sadece.
Tekrar kaçmalarımda şunun farkına vardım,
kendimden kaçamıyordum.
Peşim sıra nere gitsem kendim peşimdeydi.
Kendi kendime söyleniyordum,
"gelmesen olmaz mı?"
Olmuyordu!
Kaçmak tamam da kendimden kaçamıyordum.


 

17 Aralık 2023 Pazar

Tutkuların ne alemde?

Nasıl cevaplamalıyım bu soruyu?
Tutku olmazsa olmaz mı?
Olmaz diyenleri duyuyorum.
Tutkuya sıkı sıkıya bağlanmak yorucu.
Zaman denen meret tutku ya da tutkularınızı dünya kadar ilave şartlarla örseliyor.
Sonra tutkunuzu tek başına yaşamanızda o kadar keyifli değil.
Paylaşılabilen, anlaşılabilen tutku kıymetli oluyor.
Yoksa takıntı halinde tanımlanıyor.
Tutkularımı gözden geçiriyorum.


 

16 Aralık 2023 Cumartesi

Mırıldanmalar 9.



 hüznün en koyu rengini vurdum göğe,
 banamısın demedi. 
damıtılmış ışığını gönderdi bana, 
kana kana içtim.

Mırıldanmalar 9.

15 Aralık 2023 Cuma

Zannettiklerimiz !

 


Uzun uzun takip ettikten sonra kayacığın tepesine tırmanma çabasına da şahit olmaktan mutluydum.
Parmağım deklanjörde hazır bekliyordum.
Nasıl bizi dünyaya leyleklerin getirdiği efsanesi usumdaysa bu kurbağacığın birden prense dönüşebilme ihtimali için epeyce bekledim kaçıp gidecek endişesiyle.
Kaçmadı.
Fotoğraflamıştım.
Gölün soğuk sularıyla yüzümü yıkadım.
Hayat zannettiklerimizden ibaret değildir!


14 Aralık 2023 Perşembe

Ehlileştiremediklerimizdenmisiniz ?

 

Şimdi Bızdık nerede bilmiyorum.
O ehlileşmek bilmeyen karakteriyle, inatsa inat mücadele ediyordu benimle.
Ben ait olduğu bir yuvası olsun diye direttikçe kayboluyordu ortadan.
Hep bilge ablamın lafı geliyordu aklıma;
"Kimse kimseye ait değildir!"
Yine de aidiyet karşıtı tavırlarını törpülerim diye düşüne durup şirinliklerle O'na sahiplik taslıyordum.
Yok, olmadı, beceremedim.
Bir sabah uyandım, gitmişti.
Bekledim, gelmedi.
Ehlileştirememiştim!


13 Aralık 2023 Çarşamba

Ne kaybederim?

 

Paylaştığımız en ciddi sorunuydu.
En ciddi korkusu kaybetmek korkusuydu.
Sıralamaya kalktı kaybetmek istemediklerini, yarım bıraktırdım.
Çok uzun bir listeydi.
Farkında olmadığı neydi bu kadar çok korkunun içinde?
Öncelikleri belirsizdi,
problem acaba önceliksizlik miydi?
Kafa yormaya başladık.
Korkusundan kurtulmadıkça hayatın çekilmezliği arttıkça artıyordu.
Korkunun üstüne gitmezsen korkunun sana dikte ettikleriyle hayat bezdirici halleriyle devam eder.
O halde?
Mandalina toplamaya çıktı,
ben şarkı söylemeye başladım.


12 Aralık 2023 Salı

Şirazesi mi kaymış ?

 

Alt üst olmuş mevsimler gibiyim.
Papatya mevsimini özlüyorum.
Ayrık otlarının dibinde bile bitiveren papatyaları.
Seviyor sevmiyorlarda sevmiyor çıksalar bile hoşgörülen, bir diğerine uzanıverilen papatyalar dallarından koparılmalarına rağmen küsmüyorlar ya bize,
şaşırıyorum.
Oysa ne acıdır dalından koparılmak,
bazen köklerinden sökülmek.
Şirazesinden kaymış halleriniz olmadı mı hiç?
En son ne zaman kendinizi dalından koparılmış, hatta kökünden koparılmış bir papatya gibi hissettiniz?


11 Aralık 2023 Pazartesi

Bilge diyor ki!

 


"Sürtünen ip ağacı kesebilir, damlayan su kayayı oyabilir; Yol'u inceleyenler bunun için fazladan çaba göstermelidirler. Suyun eriştiği yerde kanal açılır, kavun olgunlaştığında sapından kopar; Yol'a ulaşanlar , her şeyi doğanın işleyişine terkederler.
1600'lü yılların Çinli Bilgesi Huanchu Daoren'den."


10 Aralık 2023 Pazar

Doğanın lisanı



 Toprağın karla buluşması tohumların çiçeğe durmasının habercisidir.
 Aslında daha pek çok şeyin!
 Doğanın lisanını biliyorsanız okumak zor gelmez,
 bilmiyorsanız zorlanmaya değmez.

9 Aralık 2023 Cumartesi

..şimdiki aklım olsaydı?

 

En enteresan hayıflanmam bu;
"Şimdiki aklım olsaydı?"
Hayır, Borges'ın Anlar şiirine gitmeyeceğim (bu şiirin Borges'e ait olmadığı iddiaları bir yana).
Şimdiki aklımın o zaman olamayacağının bilincindeyim.
Şimdiki aklımdan çok memnun olduğumda şüpheli.
Bilinç kavramı da soyut.
Yaşanmışlıkların muhasebesi zor .
Dün Rawls'ın kaderin rastlantısallığı üzerine dediklerini gözden geçirdim tekrar.
Mistisizm değil aklımla ilgili meselem.
Modern dünyamızda ortak akıl konusu da var ya ,
neden ortak akıl sorusu da bir köşede!
Akıl bohçam duygu bohçam gibi tıka basa dolu.
Hangisi şimdiki aklım hangisi o zaman ki aklım karmaşık...
Galiba karmaşıklıkta yol almak beni felsefeye doğru tetikleyen yolculuğun işaret fişeği.



8 Aralık 2023 Cuma

... tahammülsüzlüklerimizin yaşı ?

 


Her yaşın ayrı bir güzelliği var her mevsimin olduğu gibi fikrinde hemfikir olmayabiliriz.
Zaten her konuda hemfikir olanlar bence anlaşamıyorlardır.
Karşılıklı kafa sallama modu gibi gelir bana itirazsız konuşmalar.
Mesele tahammüllülük tahammülsüzlük mü diyorum ya da bu iki duygu durumu arasında iyi gelen tercihler mi söz konusu olan?
Yaş ne kadar önemli diye de sormaya başladım kendi kendime.
Yaş kemale erdikçe tahammül barometresi tahammülsüzlükten yana ama karşı tarafın anlayamayacağı halde evriliyor.
Çünkü yaşı kemale eren karşının kendisinden olgunlaşmış bir tahammül derecesi beklentisinde olduğunu biliyor.
Oysa yaş kemale erende sizde gençliğinize, çocukluğunuza doğru yol almıyor musunuz?


7 Aralık 2023 Perşembe

Keşkeler olmasaydı keşke !

 

Hep söylüyorum, bazı sözcükleri sözlüğümden çıkardım.
En önemlilerinden biri "keşke" .
Böyle bir tutum çok kolay oluşmuyor,.
Diğer çıkardığım sözcüklere ya da kavram, olgu vesaireleri de yazarım zamanı geldikte.
Şimdi saatlerce envanter yapacak halim yok, bence sizde yeltenmeyin envantere.
An itibariyle "artık keşkelere yer yok" sloganı ile yola devam.
Keşkelerin nelere mal olduğunun bilincinde olarak tabii..





4 Aralık 2023 Pazartesi

..mühim olan paraymış !

 

 

"Paranın ne önemi var, mühim olan insanlık !"
Şimdi böyle bir öğretiye hayli inanmış bir kuşağı "yok ya , mühim olan para." modern düşüncesine meylettirmek oldukça zor mu?
Bu konuda yapılmış araştırmalar, yüksek lisans, doktora tezleri vardır belki,
araştırıyorum.
En değerli mübadele aracı para olmadan ya da konuşulmadan insanoğlunun kurduğu sistemleri anlamakta zor olsa gerek.
"Mühim olan insanlık mı?" sorusuna vereceğimiz cevaplar mevcut modern dünyamızın geleceği için de önemli.
Konu çok bilimli bir konu !
"İnsan nedir ?" diye başlayarak dersimi bende çalışmalıyım.


3 Aralık 2023 Pazar

Neden Telaşe ?

 

Aralık ayı bana iyi geldi.
Hep kendimle konuşmalarımda kendime telkin ettiğim arınma, sadeleşme üzre önermeleri hayatıma aşılama süreci sanki,
bir bitkiyi aşılar gibi!
Telaşe hallerim ne kadar meşgul etmiş beni,
bir yerlere yetişme telaşım ama nereye?
Hayatımın geç kalınmışlıkları yok değil.
Geç kalsam da hayatımda gerçekleşenlerde yok değil.
Neyin peşindeyim biraz karışık !
Karışıklık iyidir diye düşündüğüm zamanlarda oldu.
Kaos yaratıcılığınızı tetikleyebiliyor.
Çok lafa gerek yok ,
artık telaşe yerine sükut var,
sükut ile yaratıcılığım beslenir mi bilemem ama huzur için belki iyi gelebilir.
Aralık başından beri uyandığımda penceremi açıp "ey huzur ,merhaba" diye merhabalaşıyoruz.

1 Aralık 2023 Cuma

..ah Aralık !


.. yine aylardan Aralık, nice sevdalarda kesişmişti yolumuz, birikmişti tükenmeyen yollarda acılarımız, önce acıyı bellemiştik sonra sessizliğini kuşanmıştı dört yanımız !

 

Eski Defterleri kapatmak...

 

Zülkade "eski defterleri kapatalım" dediğinden bu yana ne kadar zaman geçti bilmiyorum.
Satır araları yorucu olabiliyor elbette ama yorulmak kavramını sürekli reddettiğimden olsa gerek rahatsızlık duymuyormuşum gibi geliyor.
Zülkade satır aralarıyla halleştiğimi nasıl hissediyor bilmiyorum, hissediyor.
Eğer ruhiyatı elveriyorsa cebelleşmiyor benle.
Yok elvermediyse üzerime üzerime geliyor.
Eski defterler yüzleşme gerektiriyor, gerçek bir yüzleşmeniz yoksa kah satır araları kah paragraflarla karşılaşmanız kaçınılmazlaşıyor.
Eski defterle yüzleşmenizi kendi alanınıza dair sınırlamak mümkün mü değil mi sorusu üzerinde düşündüğümde oldu.
Kendine verdiğin eziyet galiba böyle bir akıl yürütmeyi getirip koyuyor önüne.
Kapatabildiğimi düşündüğüm her kerre bir satır arası düşüyor usuma.
Eski defterlere döktüğün hikaye senin kaleminden hikayen,
öyleyse önce kendimle mi yüzleşmeliyim ?
Bir satır arası kavgamda Zülkade ile bunu masaya yatırabiliriz.


5 Kasım 2023 Pazar

Aidiyet mi uyum mu ?

 Sanırım zor olanı ait hissetmeden uyum sağlamaya çalışmak ?
Aidiyet neden önemli üzerinde durmadan uyumlu olmayı anlamak mümkün mü ?
Sanki uyumlu isek aidiyet duygumuz kabul mü görecek ?
İlla ki bir yerlere ait olmalı ve uyum mu göstermeliyiz ?
Yer nedir ?
Mistiklik bu kaygının neresinde ?
Artık birbirimizin sesini duymaksınız haberleşme ritüellerimiz mi endişeler üreten ?
Yapay zeka tüm endişelerimize son verecek mi ?
Giderek konuşma yeteneğimiz de kaybolacak mı ?
Belki artık hiç soru sormayacağız ...

8 Ekim 2023 Pazar

..popülizmin popülerliği !

 


Siyah kuğuların varlığıyla Mustafa Adnan Filiz ağabeyimin bu fotoğrafıyla tanıştım, bilmiyordum.
Bilmişliklerimle, öğrenilmişliklerimle , üstüme giydirilmiş onca şeyle yüzleşmeme vesile oldu.
Hiç alakası yokmuş gibi gelse de kavramlara dair yeniden çalışmalıyım hislerimi tetikledi.
Bunca günlük hay huy , telaşe , sıkıntı varken "ne diyorsun sen?" denebileceğini göze almak cesareti mi bu?
Popülist kültür okumalarına bir tersten bakış geliştirme hamlesi mi?
Ve daha daha usumda yoğunlaşan sorulara cevaplar aramanın tezahürü mü?
Kuğu Gölü Balesi' ni yeniden izleyeceğim.
Sorular sormaktan imtina edenlere inat sorularımın izini süreceğim.
Her sorunun tek cevabı olmadığının ayırdında olarak...



28 Eylül 2023 Perşembe

Mahalle kültürü ve dahi mahalle baskısı ...

 

biz mahalle kültürü ile büyümüş çocuklarız yaşımız kemale ermiş olsa da...
hala onun izleriyle yol alıyoruz.
yan mahalle önemliydi ya da şimdiki terminoloji ile " öteki" !
kimse bizim mahallenin kızlarına bakamazdı,
sevgili olamazdı,
bizde bizim mahallenin kızlarına aşık olamazdık,
onlar bizim kız kardeşlerimizdi,
ilginç bir dünyaydı,
tuhaf bir mahalle baskısı vardı,
mahallede her davranışımız göz altındaydı,
sonra galiba Şerif  Mardin hoca bunu saptamıştı,
ama sanki hala o kültür devam ediyor mu sorusunun peşindemiyim diye düşünür hallerdeyim..!?
Dip Not ; Fotoğraf Mehmet Akif Albayrak' a ait olup İznik Gölü' yamacında çekilmiştir.


24 Eylül 2023 Pazar

Yalanlar diz boyu ...


...kim bilir ne yalanlar anlatıyorum ?!
konuşmayı çok sevmenin böyle bir handikapı var,
doğrularla yalanların karışması.
en çok üzüldüğüm yalanlarım aşklarıma dair.
ben Platon'dan etkilendiğim kadar Fuzuli'den de çok etkilendim.
bütün platonik hallerimi ikisine bağlıyorum.
bana yalan söylediler ben de yalan söyledim!
bu yaş döngümde yalanların faydasızlığı gibi bir fikri haller yaşıyorum.
keşke yalan olmasaydı (olur muydu ?!) bende yalan laflar etmeseydim.
(Fotoğraf yıllar önce Sapanca Kırkpınar'da ki malikanemden, Hasan bey ve ailesi sağolsunlar...)

 

22 Eylül 2023 Cuma

Ampül patladı ..!

 


..benim evin kamusal düzeninin en önemli noktasında ki ampül patladı.
ne yapacağımı bilemedim ?
mutfak o sayede aydınlanıyordu karardı.
salon salomanje banyo işin cabası.
bütün mantık, düşünme filan yöntemlerimi zorladım,
tek çare evde bir ampülün bulunmasıydı,
yoktu,
çaresiz ve biçare karanlığın ortasında debelenip durdum,
ironizmim tavan yapmıştı ..!

17 Eylül 2023 Pazar

Pizza değil "rıza üretimi" ..!

 



"En bireysel olan, en genel olandır." notum Adorno'dan,
bu notumla ciddi bir zihni rahatlama yaşadım.
"Kendi kendimle konuşmalar " diye adlandırdığım yazageldiklerim , "işte bireysel yazmalar çizmeler" diye algılanıyordur hissimi "yahu meğersem genele de tekabül ediyormuş"a evriltti.
O halde pizza üretimi ile rıza üretimi arasında bir korelasyon üretebilirmiyim itkisi beliriverdi.
Şimdi tesadüfen bunları okuyan ,"rıza üretimi" üzerine tezler yazagelmiş bir akademisyen belki merak eder okur belki zırvalamış her kimse bu kimse deyip akademik tezlerine geri döner sanırım.
Pizza her ne kadar yeme içme babından ihtiyaçlar çerçevesinde gelişmiş olabilirse de "rıza üretimi" de ihtiyaçlar sürecinde mi gelişmiştir sorusu cevaplamaya değmez mi?
Şunu sanıyorum ; 
Rıza üretiminin tarihi pizza üretiminin tarihinden eski.
Rıza üretimi sadece müktedirlere mi lazım?
Bencileyin bireyler rıza üretiminin neresindeyiz?
Hergün mutfağa girip pizza üretmesekte razı gelmelerimizle rıza üretimi sarmalına ya da döngüsüne ya da ne ad verirseniz paşa gönlünüzce ,dahil olmuyormuyuz?
Bireysel ilişkilerimizde "rıza"  ne kadar yer kaplıyor?
Ben bu yer kaplama meselesine dair çetele tutma niyetindeyim becerebilirsem.
Size de naçizane öneriyorum,
her nasılsa bir yerlerde yolumuz kesişirse müktedirlerin rıza üretimi başarılarını da sohbet eyleriz.

Fotoğraf ; Sevgili dostlarımla Kandıra/Kerpe günlerimizdendir.





27 Ağustos 2023 Pazar

..yağdı yağmur, çaktı şimşek ve yapay zeka !

 


4 Mart'tan bu yana ya ha yazdım ha yazacağım yazamamışım... oysa ki hep yazmak tutkusuyla yanıp tutuşuyorum. sonunda bir başlık yakaladım zannıyla ( her ne kadar görselle alakası olmasa da) koyuldum yazmaya.
şair olma heveslerim çok küçük yaşlarda filizlense de başlıkta ki tekerlemenin etkisiyle şair oldum diyebilecek hale gelemedim.
Z kuşağındakiler elbette "yağdı yağmur çaktı şimşek......." tekerlemesini de biliyorlardır ( bizim hiç bilmediğimiz bilgileri bildiklerini bizzat deneyimledim) elbette ve de bu tekerleme ile aralarında nasıl bir korelasyon üreteceğimi kestiremediğim ama popülerliği tartışılmaz yapay zekaya dair bizlerden ( baby boomer'ları kastediyorum ) fersah fersah bilgili olduklarını düşünüyorum.
   yapay zeka gümbür gümbür hayatımıza nüfuz ediyor... robotik faslında zaten bir hayli zamandır endüstriyel anlamda üretim süreçlerinde müdahiller ( yıllar önce otomotiv endüstirisinden şahidim).
artık her alana müdahil olma gibi bir dalga var sanırsam ( bilim insanı olmadığım için avam kamarası üyesi olarak sanırsam diyorum).
uzun yazıların hele şiir kitaplarının satın alınıp okunmamasını bildiğimden romantizmden uzaklaşıp  sadede gelmeye çabalıyorum...
artık tarihsel devrim niteliğinde değişimlerin hele teknolojik anlamda ne kadar hızlı olduğunun cümleten farkında olduğumuz varsayımıyla "nereye yapay zeka nereye ?" diyesim geliyor.
bir çok alanda hayatımıza nüfuz edeceği belli bu durumun ( yapay zeka müktedirliğinin) multi disipliner yaklaşımla ele alınması kanaatinde olarak ( ki endişelerde içeren bilimsel yayınlar mevcut), mercek altına almışlığımı paylaşmak niyetimi deklare ediyorum.
belki bu metnim yapay zeka algoritmalarından birine takılır da ,
" zekan tamamda kendi şiirini de yazabilecekmisin sayın yapay zekacığım ?" sorusunu sorup sonra da "yağdı yağmur çaktı şimşek ......" tekerlemesiyle onunla gülüşmek istiyorum.

4 Mart 2023 Cumartesi

romantik düşünmenin fay hatları ?


 bilgisayarımın başında kararsızlık halinde oyalanıyorum, hangi başlık hangi başlık ?!!

bana hep çok analitik düşünüyorsun diyen dostlarıma inat hayır ben romantik düşünmeden yanayım deyip durdum ve her iki düşünme biçiminin de fay hatları olduğunu ansıya ansıya.

ihtimal odur ki mensup olduğum kuşak bunu söyletiyor bana?!

yeni kuşaklarla bir alıp veremediğim yok,

sık sık onlara yol açmalıyız lafları da ederiz çoğu zaman ancak bunu ne kadar gerçekleştiririz yine bir soru işareti ve ünlem.

romantizm bizim için haylice önemliydi, hümanizm de.

aslında romantik ve hümanist olduğumuzun çokta farkında değildik diye düşünüyorum şimdi.

bir önceki yazımda kavramlar üzerine çalışacağım dedim ya,

romantizm kavramı üzerinde de çalışmam lazım.

ne işe yarar diyebileceklere inat çalışmam lazım.

her kavramın fay hatları olduğunun bilincindeyim,

romantizmin fay hatlarının haritasını çıkarmakla meşgulüm şu aralar,

eşzamanlı analitik ya da isterseniz realist düşünce diyelim (aynı anlamlar mı bakacağım), onların fay haritaları üzerinde de durmalıyım.

niyetim düşünme biçimlerini çatıştırmak mı bilmiyorum.

çalıştıkça belirginleşecek. 

1 Mart 2023 Çarşamba

vazgeçmenin trigonometrisi !

trigonometri fen eğitimi aldığım dönemlerden kalma,
vazgeçmek bu günlerime özgü.
günlerdir nelerden vazgeçemediğimi, nelerden vazgeçebildiğimi daha doğrusu vazgeçtiğimi irdeliyorum.
ne kadar basit geliyor ancak hayat hikayelerinin şekillenmesinde önemi olduğunu düşüne duruyorum.
nafile bir uğraş olduğunu iddia edenlere saygılıyım,
anı yaşa, her şey olacağına varmıyor mu?
vazgeçmek ya da geçmemek tercihlerimizle de ilintili,
üzerimize yapışmışlıklarla da,
öğrenilmişliklerimizle de,
çaresizliklerimizle de belki?
bu çiçeğin fotoğrafını yıllar önce çekmişim,
her yıl aynı mevsimde aynı şekilde boy gösterdiğini sanıyorum eğer onun hayat alanını işgal etmediysek!
tabiat ananın kendi varoluş biçimini anlamaya çalışıyorum,
elbette bizim varoluş biçimimizi...
hangi var oluş biçimi daha modern,
hatta post modern,
ya da arabesk?!
ne çok kavram geliştirmişiz kadim bilgilerimizle,
içini doldurduklarımız var,
boşalttıklarımız var,
çalışkan öğrenci titizliğiyle satırlara, satır aralarına sıraladıklarımı çalışacağım,
 




 

27 Şubat 2023 Pazartesi

Makarayı başa sarıp durmak mı?

 

31 Temmuz 2010 Cumartesi

"Yalnızlığın Senfonik Anatomisi"

hep yazdım.....
bir yerlerdeler.
ve hiç bir şeyin tesadüf olmadığına inandıran biri dedi ki;
topla yazdıklarını.
bu blog yazdıklarımın toplanma yeri olacak.
becerebilirsem tabiii....:)))

Bloğumda yazmaya başladığımda ilk yazdıklarım. O zamanlar Sapanca Kırkpınar'da yaşadığımı hatırlıyorum sadece güne dair. ruh halimi hatırlamıyorum mesela. Ha, bir kararlılık halim vardı hep varolan yazmak üzre.
Bugün herşeyi bir kenara bırakıp neler yazmışım, makarayı başa saracağım dedim kendi kendime, her ne kadar makarayı başa sarmak hoş olmasada.
Kendime verdiğim, kendimle alakalı sözleri tutamadığım için, işte bundan sonra hergün düzenli olarak yazacağım diye atıp tutmak istemiyorum ama yazmak tutkumun önüne geçemiyorum, birde okumak, birde film izlemek, birde şarkı söylemek ...
Hayatımı sorgulamakta işime gelmiyor, zararlı çıkacağım endişem var galiba?
Kendimi avutmak faslına gelince; bugüne kadar kısa,uzun,düzyazı,şiir gibi rakamla 234 metin yüklemişim, bugün itibariyle rakamla 19 632 tıklama olmuş, başarı mı başarısızlık mı anlamında değil bu rakamları paylaşmam, basılı bir kitabım olmasada birileri okumuş ya avuntusundan...
Bu dijital çağda adına "kendimle konuşmalar" adını verdiğim yazdıklarıma disipline olup devam etmek niyetindeyim.
Bakalım, hayat bu, yol uzun, kimbilir yolun neresindeyim ?

    


1 Şubat 2023 Çarşamba

tedirginliğin şiiri

bu damarımdan akıyor nehir,
sabahları soluk alışverişini dinliyorum,
nasıl bir kent homurdanarak uyanırsa,
sanki bir şeyleri yitirmenin telaşıyla
yalnızlığı yükleniyorum.

uzun bir yol yorgunluğudur yaşamak,
yaşamak direnmektir aslında.
dilimde binbir türküyle silahlanıyorum,
içimde çoğulluğun coşkusu
ellerim hep arkalıyor çağları biliyorum. 

nerdeyse başlıyor çok boyutlu bir alışveriş,
kapanan hesaplar açılan bonolar,
ve vadeleri bitmiş insanlar,
dudaklarında tedirginliğin konuşmazlığı
oysa her zaman bir şeyler üstüne konuşmalılar.

duymak gerek sessizliği binbir sevgi içinde,
nerde bir yanardağ patlıyor
ve kaç çocuk geldi dünyaya şu anda ,
kaçı emekliyor kaçı yaşayacak,
yeryüzü kanıyor bir taraflarından.

EKREM ŞENTÜRK
"Aralık 1977 / Aylık Edebiyat Dergisi DÖNEMEÇ,22 .sayısında yayınlanan şiirimin takdimidir".



 

12 Ocak 2023 Perşembe

kendine hapsolunmanın halleri..!

"Tomurcuğa hapsolmuş tohum", bu satırı yazdım, durdum!

İpek böcekleri düştü aklıma ,kozaları, sonra civcivler, kabuğunda. Düşüncelerimi serbest bırakmalıyım, ne düşerse düşsün aklıma dedim...
Dedim de, deyince düşmeler uçtu gitti?
Düşünceler gelir gider, uçar konar kuşlar gibi, her düşünce bir diğerinin kovalayıcısi gibi.
"Hapsolunmanın kaç çeşidi var?" sorusu uçuştu bu kez!
Kendimin kendime tutsaklığı üzerinde düşünmeliydim, düşünmenin yetmeyeceğini bile bile.
Sadece düşünceler yetmiyorsa, nasıl bulacağım sorularımın cevaplarını?
Az önce tomurcuk çiçeğe döndü, ipek böceği kozasından uçtu gitti, civciv kabuklarını kırdı, yürüyor!
Ben ne mi yapıyorum?
İpek böceğinin yasını tutuyorum.

Coğrafya kaderdir = Taşra ?

Fehim'in içten içe keyiflendiği anların kendi bakış açısıyla benim bir taşralı olmamı kanıtladığına dair duygu kabarmasını hissederek an...