31 Mayıs 2021 Pazartesi

"Şarkı Sözü Okur Yazarlığı" 1e.

 Ah benim iyimser yanım,

hiç vazgeçmediğim, yenilsemde üzülsemde.

en basit hali bardağın boş dolu tarafı mı, en komik olanı Polyanna'mısın be abi! 

ne bileyim?

Ah benim aldanışlarım,

bir dolu aldanış.

aldatılma değil, bazen şair telaşından kaynaklanıveriyor.

neyse ki aklım başıma çabuk geliyor.

Ah benim kavgalarım,

önce kendi kendimle ne çokmuş meğer.

kavgayı hiç sevmedim, hala da sevmiyorum.

edersem kötü ederim (yumrukludan söz etmiyorum),hele sarı damarım kabarırsa.

Ah pişmanlıklarım,

yok desem bir türlü var desem başka türlü.

pragmatist bakış açım geliştikçe azaldığını hissettim,

belki iyi belki kötü!

Sus artık uslandır beni,

ya da "terbiye et" demek geliyor içimden.

susmanın çığlığa dönüşmesi ürkütücü olabiliyor,

ironik durumlardan biri.

Dipnot ; "Ah benim sevdalı başım" ı kendi kendimle konuşmam bitti. Her ay sonu yeni bir "şarkı sözü okur yazarlığı" planlıyorum. Beceririm herhalde!?

30 Mayıs 2021 Pazar

"Şarkı Sözü Okur Yazarlığı" 1d.

 Ah benim yaralı ruhum,

tuz basarım geçer mi diye düşündüm, erişebilirsem benden bağımsız ruhuma.

olmaz demeyin, herşeyin ruhu vardır derler ya, kaç tane olduğunu söylemezler.

Ah benim insan kusurum,

martı Jonathan'dan beri "cennet kendinde kusursuzu bulmaktır" mottom olmuştu bir dönem neredeyse.

bulabildim mi?

Ah benim isyanlarım,

hep gürültüsüz patırtısızdılar.

arabesk yanım mı yoksa öne çıkacak endişesi miydi beni isyanlarımdan alıkoyan ?

Ah yalnızlıklarım, 

tariflere sığmaz "tekbaşınalıklarım".
yalnızlık değil tekbaşınalıkla imiş derdim, yeni öğrendim.

Gel artık uslandır beni,

kendimle yabancılaştırmadan ama.

Dipnot ; belki başka bir gün başka türlü okurum bu dizeleri, siz de belki farklı okursunuz sanırım. Yarın son kısımda buluşmak üzre.

29 Mayıs 2021 Cumartesi

"Şarkı Sözü Okur Yazarlığı" 1c.

Kaç okyanus geçtim böyle,

karşı kıyıyı göremediğiniz, öngörüleriniz ve hatta uzgörülerinizle yola çıktığınız ütopyalarınızın karşı kıyıda olduğunu sandığınız uzun yolculuğunuzun hikayesini yazmak kolay değil.

hayat zaman zaman tek satıra sığmayacak deneyimler sunar.

Kaç denizde yitip gittim,

yitmelere hazırdım zaten, deniz hayatın izdüşümü, hakkını alır, hakkını verir.

yitip gitmek göze alınabilir.

Kırılmış direkler yırtık yelkenlerle,

ah ağabey, ne demiştin köy minibüsüyle şehre inerken;

ne çok mevzilerimizi kaybettik, farkındamısın ?

Kaç seferden yorgun döndüm,

aslında yorulmak çıkmıştı lugatımızdan ,

rağmen, yitmelere inat sürmeliydi yolculuğumuz.

 

Dipnot ; belki başka bir gün başka türlü okurum bu dizeleri, siz de belki farklı okursunuz sanırım. Yarın devam etmek üzre.

 

28 Mayıs 2021 Cuma

"Şarkı Sözü Okur Yazarlığı" 1b.

 Ah benim sevdalı başım,

nerelere götürür her birimizi, tarifi güç.
sevda çok yoğun anlamlı, sadece aşk ile özdeşleştirmek yetersiz.
ben oldukça derinlikli görüyorum, daha bitmez tükenmez.
nelere nelere sevdalıyız, en başta belki güzel günlere!
herkesin güzel günden ne anladığına mı bağlı?

Ah benim şair telaşım,

tanıdığım her şair telaşlıydı, duygu geliyordu ve o telaşla kaydolmalıydı, kaçabilirdi, kaçmamalıydı, yerini o anın duyguları öbür anın duygularına terketmemeliydi !
şimdilerde modamsı anı yaşamakla alakası var mı, düşünüyorum?

Ah benim sarhoşluğum,

neyin sarhoşu olduğumuz değişken.
hepimizin sarhoşluk dereceleri bir mi?
ama sarhoşluk ayıplanacak bir durum değil bence, dışa vuramadıklarımızın kolaylaştırıcısı.

Ah çılgın yüreğim,


keşke her zaman çılgın olsa, korkmasa, vazgeçmese çılgınlığından.

Sus artık uslandır beni,

uslandır ama sessizleştirme, kanadı yaralı bir kuş gibi bırakma, gurbetin ıssızlığına gönderme.

Dipnot ; belki başka bir gün başka türlü okurum bu dizeleri, siz de belki farklı okursunuz sanırım. Yarın devam etmek üzre.

27 Mayıs 2021 Perşembe

"Şarkı Sözü Okur Yazarlığı" 1a.

 Artık hepimizin bir sosyal medyası var ya; kendimizi ifade edebildiğimizi düşündüğümüz,paylaşımlarımızı  çoğalttığımız,biraz onlardan vazgeçme niyetimden bloğumda "kendimle konuşmalar" faslına dönmeye çalışmam.

Kendi halinde,ahkam kesmeyen,kendini gizlemeden,olduğu gibi olmaya çalışarak,meşhur copy paste'ler le çok bilmiş gözükme gayreti olmadan,meraklısına hitap eden ve falan filan işte,okuyorsanız siz çoğaltın!

"Şarkı Sözü Okur Yazarlığı" şarkılardaki yalanlar dizisi mi yapsam derken birden "ah benim sevdalı başım" la usuma düşen bir fikir.

1a,1b gibi gidecek...

Bugün biraz ne yapmaya çalıştığımı anlatmaya çabalayacağım uzatmadan.

Uzun yazmaların okunmadığını deneyimledim,belkide twitter,ınstagram ve benzeri sosyal medya alanlarının yoğun kullanımı bundan.

Hatta işin kolay kısmının bu olduğunu farkederek ve koca ozanın Abidin'e dediği gibi;

"sen mutluluğun resmini yapabilirmisin Abidin,işin kolayına kaçmadan ama..." dizesinden etkilenerek belkide yola çıktım ...

Bugün değer verdiğim bir dost "disiplin" kavramı üzerine o kadar somut sözler söylediki,kendimi disipline etmek adına hergün disipline olmuş bir halde yola devam edeceğim.

Galiba "ah benim sevdalı başım" okuması dönemsel bir okumaya dönüşecek sanırsam.

Yarın, 1b'de buluşmak üzre dostca,sağlıcakla,sevgiyle kalın ...

   

26 Mayıs 2021 Çarşamba

Özür...

 Planladığım "Şarkı Sözü Okur Yazarlığı" serisinin ilkini bugün gerçekleştiremiyeceğimin üzüntüsünü yaşıyorum.

Çok ani gelişen ve yarın duruşması olan bir dava dosyasının hazırlıklarını bitirmem gerekiyor.

15 Mayıs'tan bu yana inatla her gün bir "kendimle konuşma" çabam bugün için bir "özür" konuşması hali.

Baştan savma olmasın kaygısı biraz da!

ha,bu arada şarkı listem küçükte olsa oluştu.

Hayat şarkılarla güzel. 

25 Mayıs 2021 Salı

Ah Benim Sevdalı Başım...

Bugün bu şarkıyı dinlemek sürecindeyim...Yarın becerebilirsem, uzun bile olsa,satır satır kendim üzerinden "kendimle konuşmalar"ı yazacağım.

 

24 Mayıs 2021 Pazartesi

bir "göç hikayesi" için notlar ...

basit olandaki ayrıntılar üzerinden karmaşıklığı anlamak mümkün.

beynimin ya da usumun üşengeç tavrından vazgeçmesi de gerekiyor tabi...

hafızamın işin içine bulaşması gerekiyor,

babamın ,anamın anlattıkları,dayımlardan dinlediklerim.

göç hikayeleri derinlikli hikayeler.

çok renkli diyesim geldi vazgeçtim,çok renklilikleri kavrayışlarımızdan (algılayışlarımızdan değil) dolayı galiba.

hikaye dediğin masal gibi değil ya!

neyse,

bir göç hikayesi masala dönüşürse ne olur endişesini büyütmemeliyim gözümde.

ne olur sanki hikayenin tadıyla masalın ki birbirine karışırsa?

üzerine belki biraz şiir ekersin,biraz destan damlatırsın,azıcık türkü sıkarsın...

hayır salata tarifi yapmıyorum,

"kendini terbiye etmek" başlıklı bir kendimle konuşma gerçekleştirmek istiyorum dediğimde aklıma gelen çorba terbiyesi kafamı karıştırmıştı biraz,

ondan. 

23 Mayıs 2021 Pazar

Yalnızlığın sessizliği !

Yalnızlığın kendine has bir sessizliği vardır.

Hissettirir.

Kimsenin duyamayacağı fısıltıları birde.

Eski bir sokak gibidir.

Anlatmak istediklerini görmek istersen görürsün.

Kendi halindedir,

hiç üstüne gelmez. 

22 Mayıs 2021 Cumartesi

kendinle hemhal olmalı önce !

 hayata zaman zaman farklı farklı anlamlar yüklemişim,

en çok bir "tiyatora" gibi anlamam yani, "hem tregedya hem komedya" olması vasfıyla.

 doğaçlama hali en samimi hali,

metin yok,ezber yok,detone olabilirsin,hata yapıp mimiklerinle toparlamaya çalışabilirsin,unuttukların da olabilir,zihninden birden fışkıran laflar sözlerde.

birazcık ya da çokça kendinle hemhal halimi bu acaba diye düşünmedim değil.

kimselerle hemhal olmadan kendinle hemhal olman..!

belki beklentiler tuzağından da kurtulabilirsin bu süreçte,kendinin beklentilerinle yüzleştikçe senden beklentilerin boyutlarını da farkedersin.

hayat tiyatorasında tam tragedyanın ortasında komedya keser yolunu ya da tam tersi.

her sabah perdeleri açtığımda hayata ,bekle beni sürprizler geliyorum diyorum uzuncadır,

acılı ya da sevinçli,ekşi ya da tatlı,çirkin ya da sevimli.

eh böylece hayatı daha iyi göğüsleyebiliyorum.

21 Mayıs 2021 Cuma

kahraman bakkal amca neredesin ?

 biraz kuşak konuşmaları galiba kendimle konuşmalarım.?

kahraman bakkalın süper markete karşı hikayesi hatırlarımızda ama yeni hikayeler ne halde ?

bizim şehre ilk harekat başladığında esnaf çocukları olarak yıllar içinde onların (kimse onlar) çırağı olacağımızın farkına varmıştık!

babalarımızın dükkanını koruyamayacaktık.

öyle vahşi kapitalizm bilgimizde yoktu,

nasıl mağlup olmayacağız derdindeydik.

ne kadar basit dimi?

mağlup olduk.

kahraman bakkal amcalarımız kimbilir nerelerde?

 


20 Mayıs 2021 Perşembe

İçimizdeki Şeytan'mı ?

korku filmi senaryosu yazıyor gibiyim.

içimizdeki çocuktan şeytana uzanan bir öykü nasıl yazabilirim?

gerçi içimizdeki çocuk zaten kocaman oldu,hatta sakalları ağardı peki şeytan ne hallerde?

hep korkularla büyümüş bir nesil bunun cevabını nasıl verir bilmiyorum ama şimdilerde çok farklı mı?

şeytan efendinin nereden peydahlanacağını bilen var mı?

ilginç olan çağlar boyu varlığı.

icatlar sürüyor ama illa bir şeytan icadı hali varolabiliyor.

ne savaşlar ,ne şiddet tükenmiyor ve bir şeytan ruhudur kol geziyor.

meleklerin şeytanla başedebileceği umudunu yitirmemeye çalışıyorum.

hakkaten ,size uyurken melekler eşlik ediyor mu ?


19 Mayıs 2021 Çarşamba

John Lee Hooker,Carlos Santana and Etta James...

 bugün kendimle konuşurken ( bu satırları yazarken) Hooker,Santana,James'in 1986'daki konserleri eşlik ediyor bana .

rock n roll ile tanışıklığım 80'lerin başı.

kendi küçük stüdyomuzda ,profesyonel iş yaşantımızın ilk basamaklarında korkunç bir müzik çeşitliliği içinde kendimizi var etme çalıştayında ( o zamanlar bu kavramı bilmiyordum) tanışıklığım.

45'likler,long play'ler,60'lık,90'lık kasetler,Unkapanı'na gidişler gelişler...

o zamanın güncelini yakalama telaşları.

en çok ne satıyor,kaset dolum listelerine arşivimiz yetecek mi telaşları.

sanırım detaylarını dikkatlice notlayıp aktarabilirim süreç içerisinde,hikaye 70'lerin sonlarıylada ilintili.

anadolu folk rock'ta geliyor ama biz ara kuşak enteresan bir edepli kuşağız...

benim kendi adıma tuhaflaşmam,Amerika'da okuyan arkadaşım Kemal'in henüz Türkiye'de baskısı olmayan Pink Floyd-The Wall albümünü hediye getirmesiyle başlıyor.

ve ardı sıra Deep Purple ile tanışmayla edepsizleşmiyorum ama sözlerini anlamasamda ritmin içimdeki saklanmış hatta büzüşmüş isyankarlığımla örtüştüğünü hissediyorum.

ha ,hazır kasetlerde Müslüm Baba o dönem en çok sattığımız...

yıllar sonra bir Fransız etnomüzikoloğun kitabı sorularıma ( o dönemden kalan) kısmen cevap oluyor.  

konser kaydı bitti,yarın ne dinlesem?


 

18 Mayıs 2021 Salı

Reddetmenin Bedeli ?

bir dönem tuhaf bir "reddetme" duygusu içinde idim.

iradem dışıda gelişebilen bir duygu durum haliydi sanki? 

herşeyi ,ne bileyim ,duyguları ,düşünceleri,eylemleri ve canlıları.

öğrenmeye karşıda oluşan bir reddediş hali belirmişti.

öğrenmek istemiyordum,en basit öğretildiği zannedilenleri dahi reddediyordum,öğrenemiyordum.

sonra sonra   bu "reddetme" duygusu benden nasıl uzaklaştı hatırlamıyorum.

kendi cümlem değil, bir edebiyatçıdan duyduğumu düşünüyorum kafama kazınan cümlenin ;

"hayat hakkını alır".

o "bir dönem" hayat hakkını almışmıydı benden?

"bedel" ödemişmiydim?

nasıl bir "bedel" di ödediğim?

ilginçtir, çetele tutmamışım, o yüzden sıralayamıyorum.

gerçek olan şu diyorum kendi kendime ;

her reddetmenin bir bedeli var.

bedeli nasıl karşılayıp, değerlendirdiğinizse sizin bakış açınızın tezahürü.



17 Mayıs 2021 Pazartesi

"mrb" ya da "emojiler" üzerinden !

 bu gece kül kedisi sindirella gibiyim,onikiye beş kala kendimle konuşmamı tamamlamam lazım inadım var.

kendi kendime hergün bir blog yazısı olacak dedim ya...

"mrb" ya da "emojiler" üzerinden haberleşiyoruz ya ,veyahut iletişim kuruyoruz ya (bende yapıyorum artık) dumanla,güvercinlerle haberleşme zamanlarından bu zamana en hızlı değişen sürecin bu olduğunun farkındamıyız sorusundayım?

"his" , hangisi olursa olsun önemli ,biliyorum,hisleri geçirmeninde önemini biliyorum,ne kadarını geçirebildiğimizi bilmiyorum.

hissiz olduğumuzu herhalde hiçbirimiz iddia edemeyiz.

peki ,şimdi böyle,beş yıl ya da bir yıl sonra daha neler değişecek?

saat onikiyi iki geçmiş,devamı sonraya ...

16 Mayıs 2021 Pazar

Layık olmak ya da olmamak !

 Meşhur "Olmak ya da olmamak" diye bildiğim tiradı "Layık olmak ya da olmamak" diye düşünürsek ne olur, kafamda kaç saattir.

Belki bütün "mesele" bu değil ama hayata şöyle hallice göz atınca ,çapaklı gözle değil sağlam bir gözle bakınca ,"mesele galiba" lar şekilleniyor.

Bilmece gibi yazdığımın farkındayım.

 Artık sorgulamalar gına verdiği için ;"kim kime layık ","ben buna layık mıyım","layığını buldu" gibi gibi işte. Siz çoğaltın dileğim...

Yazdıklarıma derinlik katayım diye endişem yok, "hepsi kendi kendimle konuşmalar" diye tariflemiştim yazdıklarımı başlarken.

Bütün gayretim, hayatımı becerebildiğim kadar basitleştirmek.

Basit olanın zor olduğunu da kabul etmiş hallerimle gerçekleştirme çabasındayım.

Tek meselemiz bu olsun diyenlere de saygım sonsuz bunca meselenin çinde.

Neden ,neye layığız , niçin ?


 



15 Mayıs 2021 Cumartesi

İlham Perisi geldi ...

 Haziran 2019 'dan bu yana notlar üstüne notlar almışım,ha bugün ha yarın oturup bloğuma bunları yazarım demişim,milatlar ilan etmişim,nafile ... 

Yazamamışım!

Şimdi saate falanda bakmadan oturdum bilgisayarın başına yazıyorum işte.

İlham Perisi (Perim demiyorum,başka bir yazmamda açıklarım) geldi geçtiğimiz günlerde,

işte ne bileyim ; anlattı,yazdı,konuştu ve galiba "niye yazmıyorsun?" dedi "Bak geldim!".

Ben İlham Perisi hep şiirler için gelir sanıyordum,öyle biliyordum,blog yazmayla ne alakası olur diyordum ...

Oluyormuş ve biliyormusunuz bu gelen İlham Perisi ezberi bozmak maksadı ile gelmiş,üzerimize sinmiş yaşanmışlıkları silkelemek için gelmiş birde.

Hatta başka gizli maksatlarıda vardır diyede düşünmedim değil ya,yazmamı tetiklediği için sesimi çıkarmadım.

Galiba bende O'nun her ne ise maksatlarına alet olmaya hazırmışım ki "Kendimle Konuşmalar" diye tanımladığım yazmalarıma başladım.

Üstelik bloğumu ne çok özlemişim ,farkettim.

Teşekkürler İlham Perisi,iyi ki geldin. 

Coğrafya kaderdir = Taşra ?

Fehim'in içten içe keyiflendiği anların kendi bakış açısıyla benim bir taşralı olmamı kanıtladığına dair duygu kabarmasını hissederek an...