30 Nisan 2019 Salı

affedebilmek

"bir erdem olduğuna inanmıyorum " diyerek uzaklaştı Zülkade.
doktoruyla neler konuştuklarını bilmiyorum ve neyi ifade ettiğini anlamamış anlamamış sokuldum yanına,daldım gözlerine.
"herşey tamam da affet demesi ...!"
"affetmeyeceğim sonsuza dek."
ne söylesem faydası olmayacağını bildiğimden hiç ses etmedim,
O affetmeme yükünü taşımaktan yorulunca nasılsa konuşuruz diye mırıldandım sadece.


29 Nisan 2019 Pazartesi

bilgiye ulaşmak

bilgi çok kolay ulaşılabilir halde artık,tamam.
sosyal medya yayınlarına baktıkça ülkemizdeki her konuda uzman niceliğininde tavan yaptığını iddia etmek mümkün .
biliyorum klasik gelecek ama soruyu sormadan edemeyeceğim,
nicelik iyi hoşta nitelik ne alemde?
iyi kötü verilen cevapları hissediyorum ancak bu yaklaşımım tepeden bakmacı, küçümseyici,yok sayıcı vs. ve hatta entellektüel kaygılar içermiyor.
öyle ya da böyle iletişim geliştiriyor insanoğlu.
bilgi kirliliği,iletişim kazaları ciddi boyutlarda belki ama evrilecek, gelişecek diye umut ediyorum.
yazının icadından bu güne uzanan tarih bir hayli uzun,
dijital sürecin hızıysa sanki ışık hızı ,o süreçle karşılaştırılırsa.
yeni nesil icatlara alışmak zor olsada ,alışılıyor.


28 Nisan 2019 Pazar

felsefe atölyeleri ..! ( * )

kurumsallaşmanın en çok konuşulduğu bir süreç yaşıyoruz.
varsa yoksa kurumsallaşma!
ciddi bir arayışın sonucu olarak mı konuşuyoruz bunu?
bireylere endeksli yapılanmaların gelip dayandığı noktada bir kurtuluş mu aradığımız?
sanki her alanda kurumsallaştıģımızda dikensiz bir gül bahçesi mi bekliyor bizi?
evet,kamuda,özel sektörde ve dahi sivil toplum örgütlerinde bu minvalde acaip bir yönelim var.
peki bu yönelimin yol haritası nedir diye sorguladığınızda işin en önemli boyutunun felsefeden geçtiğinin ayırdındamıyız ?
yapıların kurumsallaşma süreçlerinde felsefe boyutunu ne kadar önemsedikleri üzerinde düşündünüz mü hiç?
bireysel ya da kurumsal anlamda yaşama dair felsefî bir yaklaşım üretemiyorsak stratejik hedeflerimizde vizyonumuza nasıl odaklanıp misyonumuzla özdeşleşebileceğiz ?
şirketler,devlet daireleri,yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerinde kurulmuş felsefe atölyelerinde ne yaman öngörüler,uzgörüler üretilir oysa ki ...
kurumların içlerinin doldurulmasında felsefenin yerinin saptanması lazım.
ne dersiniz?
( * ) Bu yazım,15 Aralık 2002 Pazar tarihinde,ÖZGÜR KOCAELİ GAZETESİ'nde hazırladığımız VİZYON ENSTİTÜ sayfasında yayınlanmıştır.

27 Nisan 2019 Cumartesi

komikliğin gücü ..!

oldukça uzun zamandır komik olmak ürkütmüyor,
hatta komik olmayı becerebilmek için çaba sarfediyorum.
ama kolay değil,
gerçek anlamda komikliğinizin oluşması komikliği içselleştirmenizlede alakalı.
komik karakterleri hatırlayın ,
derinlikli arka planda neler var neler,tahayyül edin.
duyar gibiyim ,
"zekâ zehir zemberek" deyişinizi.
komiklik utandırıcı değil.
neden mizahın gücü değilde komikliğin gücü dedim,
başka bir notlamada irdelemek dürtüsüyle belki ?

26 Nisan 2019 Cuma

bir kuş olsam ...

bir kuş olsam ,
kanatlansam.
yamacına gelsem,
omuzuna konsam! diye karalamışım buruşuk not kağıdına.
devamını yazarım diye herhalde saklamışım.
ne kadar çok notum var sonra tamamlarım diye sakladığım.
galiba bu mecra üzerinden ,çeki düzen verip onlara ,yayınlayacağım.
geç mi geç !
olsun ,yazma tutkum var olduğu sürece çoğaltacağım "metinleri",
bazan öykü,bazan şiir halleri ile .

25 Nisan 2019 Perşembe

yüzleşmek ! ( * )

nelerle,ne kadar yüzleşebileceğimizin testini yaptık mı ?
kişisel değil sadece,toplumsal ya da kurumsal anlamda da yüzleşmeler gerekli.
kaçındıkça , kişi ya da kurum ya da toplum kendini yaşayamıyor bence.
belki öz değerlendirme de diyebilirsiniz ancak öz değerlendirme de sizin dışınızdan değerlendiriliyorsunuz belli ölçülerde .
kendinizle yüzleşmek neleri yapıp neleri yapamayacağınızın ipuçlarını da size verecek.
iyi yanlarınızın kötü yanlarınızın envanteri çıkacak ortaya.
evet,ürkütücü.
hep kaçtığımız bir olgu.
ama kaçınılmaz!
yaşam size "yüzleşme"yi dayatacak.
hep değişimi konuşuyoruz ya ,bu süreç yaşanmadan değişimin gerçek manada oluşumu zor geliyor bana.
tabi sonuçlarını kestiremediğimiz süreçler yaşamak o kadar kolay değil.
kazanmak,başarmak üzerine kurgulanmış senaryolarda da yaşamıyormuyuz?
yüzleşmek bize neler kaybettirecek sorusunun yanıtının çok zor olduğunu mu düşünüyoruz acaba?
güçlerimizin bir kısmını kaybedeceğimizi mi?
ben kendimle yüzleşmeye çalışıyorum .
( * ) Bu yazım 25 ekim 2002 cuma tarihli ÖZGÜR KOCAELİ Gazetesi'nde hazırladığımız VIZYON ENSTİTÜ sayfasında yayınlanmıştır.

24 Nisan 2019 Çarşamba

Zülkade'yi anlamak ...

yerinde duramıyor,zıp zıp zıplıyordu.
Suat elinde bir bardak suyla çıktı mutfaktan,Zülkade'ye uzattı.
Gülsüm hala ne oluyoru anlama halinde,ben ne yapmalıyım derdinde.
Zülkade ,"beni anlayın !" dedi suyunu içip.
sakinleşmişti,
"kimse kimseyi anlama derdinde değil.. " fısıldamasını duydum bu kez.
öfkesinin yorgunluğu gözlerindeydi,
göz göze gelince ,
gözlerini kaçırdı.
"yarın doktora gideceğim " dedi,
susmuştuk. 

23 Nisan 2019 Salı

yaralı bir şarkıyım...

şarkı sözü nasıl yazılır bilmiyorum.
özgü bir alan...şiir yazmaktan farklı.
şiirlerimden sadece birisi çok bestelensin istedim,olmadı.
kendimi o gün bugün nedense yaralı bir şarkı gibi hisseder oldum.
bunun ciddi anlamda tanımlanmasını da yapamıyorum,
ne zaman sözünü etsem ,arabeskmiş refleksine maruz kalıyorum .
evet,gizleyemediğim bir arabesk yanım var,kabul.
gizlemek gerekiyor mu peki?

22 Nisan 2019 Pazartesi

herkesin medyası ...

bir baby boomers üyesi olarak herkesin medyası "sosyal medya" üzre kendi kendime ya da bizim nesildekilerle dillendirdiğimiz ,bir çoğuna katılmadığım görüşleri sıralamayacağım...
çünkü nerdeyse top yekün sosyal medyacı olduğumuz aşikar.
artık ilk zamanlardaki gibi sadece yeni kuşaklara özgü değil en azından.
herkes kendi sosyal medyasını inşa ediyor.
elbette pek çok sosyolojik,psikolojik,ekonomik ve hatta politik,stratejik vs. analize ihtiyaç var mı?
var !
kayda değer olan ,herkesin sosyal medyası üzerinden yüzdesi yüksek olmasa bile fikri üretimler geliştirebilme çabasının olması.
eh,mağara yazılarından bu noktalara insanoğlunun kendini taşımış olması övgüye değer değil mi ?
ben sürecin iyiye gideceğine inananlardanım !

21 Nisan 2019 Pazar

herkesin bir hikayesi vardır,ya şiiri ? ( * )

geçtiğimiz hafta proje yöneticisi bir dostumla şiir tadında yaptığımız söyleşide birden başlıktaki sözleri aktardı bana;
"herkesin bir hikayesi vardır da bir şiiri yoktur dost!"
doğru söze ne denir?
ama bence herkesin bir şiiri olmalı.
bu hikayesi olmayı küçümsemek değil...
şiirin büyüsünden yada kavrayıcılığından belki,
şiirin sizi özel olarak sarmalamasından yada.
proje yöneticisi dostumu yıllardır tanırdım şiir yazdığını bilmezdim ve yıllar sonra şiirlerini benimle paylaştığında nasıl bu kadar şiirini saklayabildiğine şaştım kaldım,
ben hiç şiirlerimi saklayamadım ve
şiir yazan yöneticilerle karşılaştıkça onlarla ne kadar sıcak iletişimler kurabildiğime tanık oldum.
şiir iletişimdir aynı zamanda hiç ummadığınız sonuçlar üreten.
o yüzden yönetici düzeyinde dostlarımla karşılaşmalarımda onların şiirlerini eşeliyorum ve bulunca çılgına dönüyorum.
belki izin verdikleri sürece de sizlerle paylaşmayı planlıyorum.
geçen günlerde "satıcılık zor zenaat" demiştim...
ya yöneticilik?
hem kendi hem çevrenizdekilerin kariyerini planlayacaksınız,
gelecek planları kurgulayacaksınız,
hem çok acımasız hem çok duyusal olacaksınız,
ihmallere geçit vermeyeceksiniz,
özel hayatınınızı özellikle koruyacaksınız...
bunları sadece kendi hikayenizle yapamayacağınızın farkına varacaksınız...
lütfen önce şiir okuyun ve yazmayı deneyin sevgili yönetici dostlarım,
işlerin kolaylaştığını göreceksiniz !
şiir tadında hayatlar dileklerimle.
( * ) Bu yazım 14 ağustos 2005 Pazar tarihinde ÖZGÜR KOCAELİ GAZETESİ'nde hazırladığımız VİZYON ENSTİTÜ sayfasında yayınlanmıştır.


20 Nisan 2019 Cumartesi

aitlik ...

"kimse kimseye ait değildir !" demişti Füsun Ablam.
bu laf zaman zaman küt diye düşüyor önüme yaşadıklarım içeriğinde.
aitliğe dair tutumlarım ya da tutumlarımızı anlamaya çalışırken  ,özne nesne olguları bağlamında mı bakıyoruz yoksa özneleri nesneleştirerek mi?
karşılıklılık olarak,aidiyet duygusu beklentimiz mi bizi aitlik duygusuna yönelten?
karmaşıklıkta  yol almak galiba bu !

19 Nisan 2019 Cuma

sizin Don Kişot'unuz var mı ? ( * )

her şeyimiz tamam da bir Don Kişot'umuz eksikti diyorsanız,size lafım yok.!
ama benim içimde bir Don Kişot bir o yana bir bu yana at koşturuyor.
Don Kişot'un atı mı vardı eşeğimi tam anımsamıyorum...
içimden bir çıkabilse,
belki daha çok yel değirmeni bulacak saldıracak ya,
sıkışıp kalmış oralarda .!
belki de sizin başka bir halk kahramanınız mevcuttur,bilemem.
belki O ,Dede Korkut'tur...
Dadaloğlu'dur,
kalkıp göçen illerden bu yanlara akmaktadır.
eminim "illa ki" bir kahramanınız vardır ?
kendi kahraman olamama duygularımızın yerine geçen kahramanlıklar üretip duran,
bir yerlerden bir yerlere at koşturan ve çağlar boyu süregelen yolculuklarında muhalif yanlarını hem nazikane hem levendane sergileyen,
bazen darağaçlarında son bulan hayat öyküleri ile hem özendiren hem ürküten halk kahramanları ...
her ülkenin her toprağın bağrından kendi özgün koşullarını sırtlanan halk kahramanları...
çağımızın ucuz kahramanlık öykülerini yaşadıkça yüzyılların gerçek kahramanlarının listelemesini yapasım, yeniden yeniden hayat öykülerini okuyasım geliyor.
ki o öykülerle beraber türküler dolanıyor usumda,
"kalktı göç eyledi avşar illeri"...
sevda sözleri...
kahramanların sevdalarına hep öykünmüşümdür biliyor musunuz?
o yüzden,
"sevdalı yürek çağlaya çağlaya akar durur" deyip durmuşumdur.
o yüzden,
ucuz kahramanlıklardan,ucuz sevdalardan ve dostluklardan uzak durmak istemişimdir.
( * ) Bu yazım 11 Aralık 2005 Pazar tarihinde ÖZGÜR KOCAELİ Gazetesinde hazırladığımız VİZYON ENSTİTÜ  sayfasında yayınlanmıştır.

18 Nisan 2019 Perşembe

ezber bozabilmek !

ne kadar kolay geliyor ezber bozabilmek !
bir kaç zamandır ezberlerime dikkat ediyorum.
ciddi bir listeleme yapabilmiş değilim ancak farkındayım.
ne çok ezberim varmış deme noktasındayım.
önyargı değil ezber diyorum kendi kendime ,
tersten okumalar yapsam işe yarar mı ?
deneyimliyorum.

17 Nisan 2019 Çarşamba

göç edebildim mi?

kocaman bir üst başlık "göç"...
barındırdığı alt başlıklar üzerinde çalışıyorum.
"aslolan bir yerlerden gitmen değil,önce kendinden gidebilmen" retoriği üzerinden yol almanın beni hangi hikayelere götüreceği merakındayım.
göç ile göçmenlik ya da göçebelik derinliklerinde neler barındıyor kimbilir ?

konformizm ...

konformizm doğuştan gelen yetenek mi,sonradan mı ediniliyor?
ilginç parametreleri var bence;
yetenek mi değil mi,tartışılır diyorsunuz farkındayım !
hangimizin hiç konformist özelliği yok diye anket sorusu gelse;
sonuçlarını yaman merak ediyorum.
son dönem gözlemlerim çerçevesinde ,konformistliğin parametrelerine "korku" olgusunu da ekler oldum.
üzerinde daha sonra da konuşulabilir diye umuyorum...

16 Nisan 2019 Salı

hüznün gölgesi !

"hüznün gölgesinde oturmayın, üşürsünüz ." mesajını iletmiş Sokak Feylozofu.
aralıklarla gelen mesajları üzerinden kendi kendimle konuşmalıyım düşüncesindeyim.
hüznü tariflemek zor,
ne bileyim;
derecelendirmeli mi?
hiç hüzünlenmemek olası mı?
soruları çoğaltmalı aslında,
sorular sordukça ne çok cevap oluşur kimbilir !

14 Nisan 2019 Pazar

çık fildişi kulenden ...

"farkındalık,farkındalık diye dönenip duruyorsun Gülsüm" diye gürledi bu kez Zülkade,
"fildişi kulenden çıkta söyle söyleyeceklerini..."
Ben Suat'a ,Suat Gülsüm'e baktı ,gözlerimizdeki şaşkın ifadelerle.
"Nostalji gecemiz" diye planladığımız buluşma adeta "yüzleşme gecesi" haline dönüşmüştü.
Ne yapmaya çalışıyordu Zülkade ?

ruhum ve aklım !

ruh göçebedir,
akıl izanlı!
hangisine uymalı ikircikliğindeyim.
ruhumun hissi var mı?
kuşkuluyum.
bana benden bağımsız ,başıboş gibi geliyor.
akıl yolu için fikrim ve zikrim çatışıyor .
çelişkiler, çatışmalar,analizler,çıkarımlar,algılar akıl ilâ ruh arasında dolaşıyorlar mı ne?

13 Nisan 2019 Cumartesi

iyi örnekler ...! (*)

gerçek hayat örneklerine odaklandığınızda "iyi örnekler" önemli oluyor,sahte hayatlarsa buna elvermiyor.
gerçek hayat öykülerine odaklanmak,
hayatı tüm gerçekliği ve çıplaklığı ile yaşamak..!
görmek aslında ;
duyarlılığınızın artmasını,
iyi olma dürtülerinizin yoğunlaşmasını,
rağmen korkularınızı yenmenizi ,
özgüveninizin yerine gelmesini !
bu "özgüven" olgusu var ya ,
açıkçası ferhat'ın şirin için dağları delmesi gibi bir şey,
ama ferhat ya da şirin değil önemli olan sizsiniz.
kabul etmeliyiz ki ,
kendimiz "iyi örnek" değilsek gerisi fasa fiso.
kendimiz iyi olursak çevremizede o kadar iyiliğimiz dokunur,
bunu kabul ederek hayat kurgularımızı gözden geçirmek gerek.
yoksa şunun için bunun için yaşıyorum koca bir yalan ..!
kendiniz için yaşamayı öğrenin,
göreceksiniz ki
kendiniz için kendiniz olarak yaşadıkça pek çok ilişkiniz belki bitecek,
yenileri başlayacak ama hayatı gerçekten yaşadığınızı algılayacaksınız.
dostlar,
korkunun hiçbir zaman ecele faydası olmamıştır der erenler...
hayatın üstüne gidin,
o hem hakkını alır hem verir !
eğer üstüne gitmezseniz veren hep siz olursunuz,
ve
gün gelir verecek hiçbir şey kalmaz !
biter ...
o bitiş noktası çok kötüdür,
ne olur bitmeden herşey harekete geçin,
hayat kollarını açmış sizi bekliyor,
ne duruyorsunuz ?
hoşça dostça ve sevgiyle kalın.
(*) bu yazım 7 mayıs 2016 Pazar tarihli Özgür Kocaeli Gazetesi VİZYON ENSTİTÜ sayfamızda yayınlanmıştır.

12 Nisan 2019 Cuma

kısır döngülerle boğuşmak!

neden boğuşuruz kısır döngülerle ?
hayatın var olan doğal döngüleri yetmez mi olur?
kısır döngünün sıkıştıran hallerinden çıkmamız kolay olmayabilir.
büyük resim küçük resim olgusuyla alakalı belki de ancak yorucu!
akılla seçmediğimizde düşünülebilir kısır döngüyü, duygu neresinde anlamak lazım .

10 Nisan 2019 Çarşamba

sır diye bir şey...

gerçekten "sır diye bir şey var mıdır ?".
bu soruyu zaman aralıklarıyla kendime sorduğumda yaşanmışlıklar boyutunda "yoktur !" dediğim çok oldu.
sır saklayabilir olmak meziyet mi ?
ne kadar sırrımız var,ilintili mi ?
biraz da ilişkilerimizle, sırrımızı ya da sırlarını paylaştığımızla mı ilintili ?
rağmen ,bir sırdaşınız olduğunu düşünmek,sanmak o kadar da kötü değil !..

mühim olan insanlık !

"biz böyle büyüdük..." çetelesini oluşturma çabalarımda 'paranın ne önemi var,mühim olan insanlık' şiarı ,şarkılardaki yalanlar faslında da andığım 'parayla saadet olmaz' sonrası sırasını almıştı.
galiba bu ana başlıkları ciddi ciddi yaşayan son kuşaktık !?
insan olmanın değerini kutsuyorduk herhalde ?

9 Nisan 2019 Salı

bedel ödemek mi?

Zülkade bu kez hıncını bana yöneltti,
"benim bedelim seninkini döver..."
Geçen gün Suat'ın gramofonun sesini kıstığı gibi sesimi kıstım.
Bedeller ödüyoruz, tamam.
"Hangi terazide tarttın Zarife?" diyesim geldi,vazgeçtim.
Bazen "anlamak" için zamana ihtiyacımız var,
bir sonraki buluşmaya bıraktım içimdeklieri.
İyi mi yaptım ?!

8 Nisan 2019 Pazartesi

biçare olmak ,çaresizlik mi ?

zaman zaman ezberleştirdiğimiz kavramlar üzerinden notlarımı karıştırıyorum.
ezber kolay bozulmuyor, farkındayım da tersten okumalar yapsam ne olur diyorum kendi kendime.?
galiba "biçare" ,"çaresizlik" içeren deyimlerle yol almam gerekebilir.
bu çabam neye yarar ?

7 Nisan 2019 Pazar

koskoca bir kentte nasıl yalnız olur insan ..? ( * )

bal gibi olur...
yıllardır yabancılaştığınızı sandığınız kent gün gelir yalnızlaştırır sizi.
nerede,ne zaman yalnızlaştığınızı hatırlamazsınız bile.
hafızanızı zorlasanızda sonuçsuz bir uğraş gibidir.
nerede,ne zaman başladı bu kahrolası yalnızlık.?
hiç mektup yazmamaya başladığınızda mı?
komşularınız kapınızı çalmaz olduklarında mı ?
toplu taşıma aracına en son bindiğinizden bu yana mı?
şiirlerle buluşmayı terk ettiğinizden beri mi?
ya da en son ne zaman tiyatroya ya da sinemaya gittiniz?
koskoca marketlerin gösteri müziklerinin dışında ne zaman kaliteli bir müzik dinletisindeydiniz?
yağmurda ıslanmayalı ,bahçeyi çapalamayalı kaç yıl oldu?
yalnızlık cesaret ister.!
kalabalıklaşan ve gitgide güruhlaşan durumlarda iyidir yalnızlık.
bir reddediştir,
ve varoluş.
gereklerini yerine getirirsen tabiî...
farkına varmadan çoğalırda.
sanki onu yaşıyoruz bu zamanlarda.
dostlukların pespayeleştiği,matematik hesaplarının fır döndüğü,kimin nereye ne kadar uzun işediği konuşulur olduysa ,eğer guru meselesiyse bunlar,varsın olsun yalnızlık.
koskoca kentte anlamadığınız dilden konuşanlarla anlaşmak zorunda da değilsiniz...
sizin gibi yabancılaşmayıp yalnızlaşan ,şiirler yazıp bunları mektuplarıyla paylaşan,size toplu taşıma aracından el sallamayı becerebilen,tiyatronun heyecanını size taşıyan,en güzel tınıları mırıldanan biri mutlaka vardır.
korkmayın yalnızlıktan ..!
( * ) Bu yazım 23 ekim 2015 Pazar tarihinde ÖZGÜR KOCAELİ Gazetesi VİZYON ENSTİTÜ sayfamızda yayınlanmıştır.

6 Nisan 2019 Cumartesi

nostaljik travma ...

"batsın sizin nostaljiniz " haykırışı saçıldı sofraya Zülkade'nin.
Suat gramofonun sesini kıstı, 
kırkbeşlik dönüyordu sessizce.
neydi nostalji ? 'yi yutkundum gözlerim kapalı.
Zülkade  mırıldandı, 
"herkesin nostaljisi kendine."

5 Nisan 2019 Cuma

en kadim mistik varsayım !

"Ölümden sonra yaşam belki de en eski mistik varsayımlardan biridir." demiş antropolog Malinovski,notlarımı karıştırırken düştü önüme.
devamı da var ,kısa yazma kararlılığım sürüyor ya,yetiniyorum.
mistik olan daha neler var hayatımda gözleyeceğim !

4 Nisan 2019 Perşembe

biraz inat,biraz sabır ve vs.

günlük kendimle çok kısa konuşmalarım,özetçik belki.
inat,sabır ve vs. kısmı kavramsal olarak uzatilabilir işte;
tutarlılık,devamlılık filan.
onu yapmadan zaman içinde daha uzun konuşmalar,eski konuşmalarımdan aktarımlarla hemhal olacağım gibi görünüyor.
dönüp baktıkça buraya kendimi dinlediğimi de hissediyorum.

3 Nisan 2019 Çarşamba

mutlu olmak mı ?

evet,mutlu olmak.
isterseniz olmayabilirsiniz her hal ve şartta.
ya bırak şu polyanna rollerini deyip kestirip atabilirsiniz ...
ya da mutlu olma gücünü sırtlayıp şu uzun yol yorgunluğu yaşamak esnasında şahane üretimler gerçekleştirirsiniz,
en başta kendinizi tabii...
vallahi laf olsun diye değil dediklerim!

2 Nisan 2019 Salı

basit olan zordur

ne kadar kısa,öz ve basit.
acaba uzun,karmaşık ve basit olmasaydı ne ifade ederdi?
zor hayatımıza nasıl giriyor?
basit ,hadi yalın diyeyim daha afili olsun,hayatımızın kolaylaştırılmasında ne kadar önemli?
aslında tercihlerimiz mi bizi zora ve basit olmayana devşiriyor ?
büyük laflar etmeden anlamaya çalışmalı !

1 Nisan 2019 Pazartesi

şarkılardaki yalanlar ...

yalan iyi mi ,kötü mü ?
şarkılar üzerinden gidiyorum,
çocukluğumdan kalan "parayla saadet olmaz" düşüyor usuma!
şimdi yalan gelen sözler o zaman hiçte öyle düşündürtmüyor aksine oldukça inanandırıcı geliyordu.
hatta bu şarkının filmi bile vardı galiba ?
şarkılardaki yalanlar için çalışacağım biraz...

Coğrafya kaderdir = Taşra ?

Fehim'in içten içe keyiflendiği anların kendi bakış açısıyla benim bir taşralı olmamı kanıtladığına dair duygu kabarmasını hissederek an...