7 Şubat 2024 Çarşamba

Ölüm kokusu

"Hala koku geliyor mu?"
Muzettin' in sorusu ürkütücüydü.
Ormandaydık, hala ölüm kokusu peşini bırakmadı diye düşündüm.
Enkazların başından ayrılalı bir hayli olmuştu, dağ köyündeki küçük kulübesinde gergin gergin soluması hızlanmıştı.
Ne O ne de ben (ölü kokusu değil) ölüm kokusundan kurtulamayacaktık.
Geldiğimizden beri uyku bozukluğumuzda devam ediyordu, biraz dalar gibi olsak ya O ya ben terler içinde ayağa fırlıyorduk.
Ben rüya görmek endişesiyle uyumak istemiyordum zaten.
Altı gün boyunca enkaz başınalığımızda ölüm kokusu tenimizle mi özdeşleşmişti?
Hiç olmazsa ölü bedenlerine kavuşup, onları defnedebildik diye mi avutmalıydık birbirimizi?
Zülkade Suzanna ve Fehim' le alışveriş için bakkal aramaya çıkmışlardı,
az sonra dönebilirlerdi.
"Hadi çalı çırpı toplayalım soba için" diyerek koluna girdim Muzettin' in.
İtiraz etmedi, ormana yürüdük.


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Coğrafya kaderdir = Taşra ?

Fehim'in içten içe keyiflendiği anların kendi bakış açısıyla benim bir taşralı olmamı kanıtladığına dair duygu kabarmasını hissederek an...